RÖPORTAJLAR

Arabica Coffee House Kurucusu Avukat Sertaç YALÇIN: “FARK YARAT ÖNCÜ OL”


 

 

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Kahveye olan tutkunuz nerede ve ne zaman başladı?
19.05.1984 doğumluyum. Evli ve bir çocuk babasıyım. 2008 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum ve 2009 yılında Ankara Barosu’na girdim. Üniversitede hem okuyup hem çalıştığım dönemlerde kahve ve baristalıkla tanıştım. Bu süreçte kendimi geliştirmeye çalışırken kahvenin benim için çok keyifli bir hobi haline geldiğini fark ettim. Sahibi olduğum Yalçın Hukuk ve Danışmanlık Bürosu’nda profesyonel olarak avukatlık faaliyetlerime devam ederken bir yandan da kahveyle hobi olarak ilgileniyor, ciddi bir şekilde kahve tüketiyor ve kahveyi globalde araştırıyordum. Bu şekilde devam eden kahve ile ilgili araştırma ve kendimi geliştirme süreci sonunda ve avukatlık mesleğimin de verdiği fırsatı değerlendirerek tamamen hobi bakış açısıyla 2014 yılında eşim Mimar Elif ÜLGER YALÇIN ile birlikte Arabica Coffee House markamızın ilk şubesini açtık.


Üçüncü dalga kahve akımı nedir? 
Üçüncü dalga kahve akımı kısaca, kahvenin tarladan fincana kadar geçen nitelikli yolculuğunu anlatmaktadır. Bu akımda; kahve çekirdeğinin niteliği, kavrulması, öğütülmesi ve demlenmesi kişisel zevkleri de içerir şekilde büyük önem taşımaktadır. Üçüncü dalga kahve akımı, kahvede kaliteye odaklanan ve tüketiciye kahvenin yere özgün tat ve aromalarını sunabilmeyi hedefleyen bir akımdır. Aslında kahveye gastronomik bir bakıştır diyebiliriz. Bu yönleriyle kendisinden önce kahve piyasasında var olan birinci ve ikinci dalga olarak adlandırılan kahve yapma stillerinden kahveyi yetiştirme, tedarik etme, kavurma, demleme ve sunma aşamalarında farklılaşır.


Arabica, kahve içmenin yanı sıra, oturup saatlerce sohbet edilen bir mekan. Neden böyle bir misyon tercih ettiniz?
Biz Arabica yolculuğuna çıkarken, kendimizin rahat edebileceği ve keyif alabileceği bir mekan yaratırken, bu mekanda keyifle kaliteli içecekler ve yiyecekler tüketebilmeyi hedefledik. Bu şekilde başlayan serüvenimizde, eksikliğini hissettiğimiz bir mekan ve kaliteden ödün vermeyen bir konsept oluşturmaya çalıştık. İşte bahsettiğiniz misyon bu bakış açısının bir yansımasıdır.


Türkiye’deki potansiyeliniz ve büyüme planınız nedir?
Şu an Türkiye’de 6 bölgede faaliyetteyiz. Ankara, İstanbul, Konya, Eskişehir ve Antalya başta olmak üzere tüm Anadolu illerinin de içinde olduğu 40’a yakın şehirde şubemiz var. Misafirlerimizi ağırlayan 100 civarında açık şubemiz mevcut, ancak şantiyesi devam eden ve açılacak şubelerimizle birlikte yaklaşık 130 civarında şube sayısına ulaşacağız. 2023 yılında minimum 50 yeni şube açmayı planlıyoruz. Büyümemizi İstanbul ve İzmir merkezli olarak Ege Bölgesi’nde yoğunlaştırmayı planlıyoruz. Tabi, şantiye performansımız yeterli olur ise büyüme sayımızı daha da artırıp, tüm ülkede büyümemize güçlü ve ayakları yere basar şekilde devam edeceğiz.

Mekan seçimlerini ve personel seçimini yaparken ne gibi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz?
Mekan seçimlerinde bölgenin birçok dinamiğine dikkat ediyoruz. Bunlar arasında mekanın fiziksel özelliklerini tespit ederken, önem taşıyan ve şubenin devir hızını etkileyen özelliklere, detaylara odaklanıyoruz. Bölge öğrenci ağırlıklı ve uzun oturumların olduğu bir lokasyonda ise daha büyük mekanlara odaklanırken, sirkülasyonun yoğun olduğu lokasyonlarda daha küçük mekanlar da oluşturabiliyoruz. Çalışma arkadaşlarımızı ise baristalıkla ilgili özellikleri ve becerilerinden öte markamızı sahiplenerek işlerini keyifle yapabilecek istekte olan, iletişim gücü yüksek kişilerden seçmeye çalışıyoruz. Özellikle kafe yöneticisi olan arkadaşlarımızın baristalığı meslek olarak gören ve kariyer hedefi olan kişiler olmalarını arzuluyor; iç eğitimlerimizi teorik ve pratik olarak çalışma arkadaşlarımıza aşama aşama veriyoruz.


Bildiğim kadarıyla 4 kahve çekirdeği türü var, ama bambaşka tatlar ile sunum yapılıyor. Kahvenin bu özel durumu hakkında siz neler söylemek istersiniz?
Dünya genelindeki kahve tüketiminin yaklaşık %70’ini Arabica bitkisinden elde edilen kahve çekirdekleri sağlamaktadır. Bunlar yüksek kaliteli ve tadım notları nitelikli olan çekirdeklerdir. Bunun dışında ikincil sırada Robusto bitkisinden elde edilen kahve çekirdekleri bulunmaktadır. Bu çekirdekler ise kafein oranları yüksek olan ancak tadım notları ve aromaları pek olmayan çekirdeklerdir. Bunlar dışında yer alan çekirdek türleri üretim ve tüketimleri neredeyse yok denecek kadar az olan çekirdeklerdir.


Ürün çeşitleriniz nelerdir? Tercih edilme durumlarını yaş grupları olarak değerlendirebilir misiniz?
Konsept olarak her yaştan ve her ekonomik seviyeden misafirimiz bulunmaktadır. Bu kapsamda, farklı yapıdaki misafirlerimizin sosyoekonomik ve kültürel farklılıklarından bağımsız zevklerine göre tüketim alışkanlıkları ciddi şekilde değişmektedir. Ancak tabii ki yaş ortalaması yükseldikçe kahveyi sade olarak tüketim artmaktadır. Genç misafirlerimiz ise daha aromalı ve sütlü ürünleri tercih ederken trendleri de takip etmektedir. Yoğun ve stresli çalışan misafirlerimizin, kahveyi daha çok sade olarak tükettiğini gözlemlemekteyiz.


Kahve kültürü konusunda en başarılı bulduğunuz ülke hangisi? Oradaki kahve mekanlarındaki dönemsel pay ile karşılaştırdığınızda ülke olarak şu an yolun neresindeyiz? Bu doğrultuda sizin Arabica olarak hedefleriniz nelerdir?
Kahve kültürü olarak Batı ve Kuzey Avrupa Ülkeleri nitelikli kahve tüketimi, kahve bilgisi ve kahve tüketim oranlarında gayet iyi seviyedeler. Bu ülkeler çok uzun zamandan beri kahve tüketiminde aktif oldukları için ülkemizden daha ileride bir kahve kültürleri olduğu söylenebilir. Ancak Türkiye’de özellikle 2015 yılından sonra ve özellikle de 2018 yılı itibariyle daha da hızlanarak hem kahve tüketim oranı hem de nitelikli kahve tüketiminde atağa geçmiş bulunmaktadır. Markamızın kurulduğu 2014 yılında kişi başına düşen yıllık kahve tüketim oranı Avrupa Birliği ülkelerinde 4,8 kg. ortalamadayken Türkiye’de bu oran 400 gr. civarındaydı. 2022 yılına geldiğimizde ise kişi başına düşen yıllık kahve tüketim oranı Avrupa Birliği ülkelerinde 8 kg. ortalamadayken Türkiye’de bu oran 1,5-2 kg. civarına gelmiştir. Haliyle, Türkiye’deki kahve tüketim alışkanlığı oransal olarak ciddi bir büyüme elde etmiştir. 


Kahve artık ülkemizde bir kültür halini aldı. Özellikle gençler bu konuda oldukça tutkulu. Arabica olarak bu doğrultuda önümüzdeki dönem için eğitim çalışmaları yapmayı planlıyor musunuz?
Bu konuda girişimlerimiz var tabii ki. Kahvenin Türkiye’de üretilebilmesiyle ilgili üniversitelerle görüşüyoruz. Seracılık denemelerine de başlamak istiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ile diğer devlet kurumları ile baristalığın prestijli hale gelmesi, nitelikli istidam olması ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Aynı zamanda da bir akademi gibi de çalışıyoruz. Meslek liselerinde şu an baristalık bir meslek kolu haline geldi. Yavaş yavaş da bu yaygınlaşacak. Bunda da biz Arabica olarak çok aktif bir haldeyiz. Burada ders verecek öğretmenlerin eğitimlerinden, müfredatın yazılımına kadar bizim yürüttüğümüz süreçler var.


Günümüzde bir çok mekanda kahve sunumu yapılmasına rağmen siz marka bilinirliğini oturtmuş durumdasınız. Sizin tercih edilme nedenleriniz nelerdir?
Markamız olarak misafir odaklı bakış açımızı, ürün kalitemizi ve iş geliştirmeyi hiçbir şekilde bırakmıyoruz. Bunun sonucunda, başta kahve lezzetimiz ve kalitemiz olmak üzere, “Fark Yarat Öncü Ol” iç sloganımıza uygun çalışmalar yapmaktayız. Bu samimi çaba ve bakış açımızın misafirlerimizde karşılık bulduğunu düşünmekteyim. Yeni yılda yapacağımız fabrika yatırımları yanı sıra trendleri yakalayacağımız aktivite ve lezzetlerle tercih edilme oranımızı daha da yükselteceğimizi düşünmekteyiz.


Vermiş olduğunuz bilgiler için çok teşekkür ediyoruz.

 

DİĞER RÖPORTAJLAR