RÖPORTAJLAR

Merhaba, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Eğitim durumunuz, şirket içerisindeki konumunuz ve geçmiş dönem iş deneyimleriniz hakkında okurlarımızı bilgilendirir misiniz?
Girişimci bir babanın kızı olarak 1988 yılında Kayseri’de doğdum. İlk ve orta öğretimimi TED Kayseri Koleji, Liseyi Küçük Çalık Anadolu Lisesinde tamamladım. Erciyes Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümü mezunuyum. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde MBA yüksek lisans eğitimimi tamamladım. 


Babamın tamamen sıfırdan kurmuş olduğu işi için ne kadar emek verdiğini ve üretmekten ne kadar keyif aldığını görerek büyüdüm. Henüz küçük bir kızken bile kendimi iş kadını olarak hayal ederdim. Babam, lise döneminden itibaren şirkete olan ilgimi artırıcı, motive edici ve demokratik bir tutum sergiledi ve beni ticaret hayatına özendirdi. Endüstri mühendisliği bölümünü seçmemde de kendisinin büyük etkisi olmuştur. Üniversite döneminde, şirkete gelmeye ve tüm süreçler ile ilgili bilgi sahibi olmaya başladım. Fakat o zamanlar bana öğrenmek isteyen bir öğrenci gözüyle bakılıyordu. Üniversiteyi bitirip işin başına geçtiğim zaman asıl mesele başladı. Şirketin en genç ve kadın yöneticisi olarak üzerime düşen sorumlulukların ve beni bekleyen zorlukların farkındaydım. Benden “patronun kızı” olarak bahsedilmesini hiçbir zaman istemedim, bu yüzden de özellikle ilk başlarda şirketteki diğer çalışanlara, tedarikçilere ve müşterilerimize karşı kendimi ispatlama çabası ve hırsı içerisinde oldum. İlk olarak üretim tesislerimizde; verimlilik ve sürekli iyileştirme ile ilgili projeler hazırladım ve ekip oluşturup, proje koordinatörlüğünü üstlendim. Elde ettiğimiz proje başarıları, hem benim motivasyonumu artırdı hem de insanların takdirini kazanmaya başladım. 2011 yılı itibariyle yüksek lisans eğitimim boyunca da ağırlık verdiğim bir konu olan Dış Ticaret çalışmalarını başlattım. 2012 yılında 'Dış Ticaretten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı' pozisyonunda çalışmaya başladım. 2014 yılında şirketimiz Gülsoy Gıda, AKİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde bölgede en çok ihracat yapan 4. firma olarak ödüllendirildi. 2022 yılı itibariyle Tekir İçecekler Genel Müdürlüğü’nü üstlenmekteyim.


Sizce kadın olmak iş yaşamında bir dezavantaj mı? İş dünyasında kadınların karşılaştığı zorluklar nelerdir?
Maalesef sadece kadın olmanın bile yeterince zor olduğu bir ülkede, iş dünyasından bir kadın hele de anne olmak herkesin altından kalkabileceği bir şey değil ve evet maalesef kadın olmak iş yaşamında dezavantaj olabiliyor. Elbette bu dezavantaj; toplumsal düşünce yapımızdan ve toplumun kadına yüklediği anlamdan kaynaklanıyor.


İş hayatında kadınların karşılaştığı en büyük zorluk cinsiyet eşitsizliği. Aynı eğitim ve tecrübeye sahip bir kadın ve bir erkek iş ilanına başvurmuş ise, öncelik genellikle erkek adayda oluyor. İşe alım mülakatlarında kadın adaylara bekarsa evlenmeyi düşünüp düşünmediği, çocuk sahibi değilse de yakın zamanda böyle bir planının olup olmadığı, hatta çocuğu varsa kaç yaşında olduğu soruluyor. Erkek adayların ise evli ve çocuklu olması bir avantaj gibi görülebiliyor. Kadınlar kariyerlerinde üst konumlara gelmek için yükselen bariyerlerle karşılaşabiliyorlar veya bulundukları konumda kalabilmek için erkeklerden çok daha fazla çaba harcamak zorunda kalıyorlar. Yayımlanan resmi verilere göre; yönetici pozisyonuna terfi eden her 100 erkek çalışana karşın, yalnızca 86 kadının statüsü yükselmiş. TÜİK verilerine göre; Türkiye’de aynı işi yapan kadınlar ve erkekler arasındaki ücret farkı %20. Lise altı eğitim seviyesi grupta ise bu oran %40’a çıkıyor. Yani aynı işi yapan bir erkek 100 lira alıyorsa, kadın 60 lira alıyor. Buna rağmen pandemi döneminde global ekonomik zorluklar kaynaklı işten çıkarmalarda, kadın çalışanların erkeklere kıyasla daha kolay gözden çıkarıldığı görülüyor. İş dünyasındaki tüm bu zorluk ve stres yetmezmiş gibi; çalışan kadınlar ev, iş ve çocuk gibi çok önemli sorumlulukları aynı anda yönetmeye çalışıyorlar ve bu kadar zorlukla baş etmeye çalışırken, kendilerini aşırı zorlayabiliyor ya da kariyerlerinin bir yerinde vazgeçmek durumunda kalabiliyorlar. Üretmenin, emek vermenin, toplumda bir yer edinmenin önemini ve güzelliğini gören bir kadının çalışmaktan vazgeçmesi ya da vazgeçmek zorunda kalması gerçekten üzücü.


Toplumsal yönüyle var olan eşitsizliğin kendi kendisine çözülmesini beklemek ve sosyal değerleri değiştirmek oldukça zor olsa da elbette yapabilecekler var. Kadın için “pozitif ayırımcılık” kavramı, temelde kız çocukların eğitimi ile değişim gösterebilir. Kız çocukların eğitilmesini teşvik eden proje ve kampanyaların, uzun vadede kadınların kariyer yaşamlarına olumlu etki edeceği kesin. Kadınların karar mekanizmalarına erkeklerle birlikte eşit katılımı da değişim görülebilmesi için gerekli. Kadının toplumdaki konumunun inşası ve aile içi sorumlulukların eşler arasında eşit paylaşılması kadınların çok daha adil bir şekilde önünü açacaktır. Eşitsizlik kadınların sorunu değil, tüm toplumun sorunu. Gelişen dünyada ve kızışan rekabet ortamında odağımızı cinsiyete değil de yeteneğe kaydırmak herkes için çok daha iyi olacaktır. 


Sektörün 'Güçlü Kadın' temsilcilerinden biri olarak sektördeki kadın çalışanlara önerileriniz nelerdir?
En temelde öncelikle kadınların kendilerine yönelik ön yargılarından kurtulmalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çocukluk döneminden beri bilinçaltımızda var olan bazı duygu ve durumlar kadınların yüksek pozisyonları hedeflemesinin önüne geçebiliyor. Bunları bir kenara bırakıp kendimize ve başarmaya dair inancımızı yitirmemek ve hayal etmekten vazgeçmemek zorundayız.

 
İkinci olarak; kadınların kendi başarılarını paylaşmaktan çekindiğine ve sahip oldukları yetenekleri erkeklere oranla daha hafife aldığına şahit oluyorum. Çalıştığı alanda edindiği başarıyı azımsayan bu yüzden daha isteksiz olan bir kadına daha üst pozisyonların teklif edilmesi de erkek rakiplerine göre zorlaşıyor. Kadınlar hem kariyer mücadelesini hem de başarılarını dillendirmekten çekinmemeli. 


Son olarak, kadınların da kadınlara vereceği desteğin çok önemli olduğu inancındayım. Hepimiz, kendi kariyerlerimiz dışında omuz omuza çalıştığımız hemcinslerimizin kariyerine nasıl katkı sağladığımızı değerlendirmeli ve bu konuda bir özeleştiri yapmalıyız. Sadece kendi başarımız için çalışmamız yetmez. Ne kadar çok kadın kendine inanıp, güzel yerlere gelirse ve bir başka kadının kariyer mücadelesinde desteğini esirgemez ise; onları takip eden, onlardan ilham alan kadınlar da her şeye ve herkese rağmen her türlü sektörde iyi bir yerlere gelebilecektir.


Sizin kadın istihdamına ve şirket içi konumlandırılmalarına yönelik çalışmalarınız nelerdir?
Şirket içi konumlandırmalarımızda kadın ya da erkek işi olarak ayrım yapmadığımız gibi, ücret ve diğer çalışma şartlarında da eşitlikten yanayız. Tüm departmanlarımızda kadın istidamı mevcut. Benim de bir kadın olarak genel müdürlüğünü üstlendiğim şirketimizde; Türk toplumundaki “kadından yönetici olmaz” düşüncesinin aksine Dış Ticaret, Muhasebe & Finans, İnsan Kaynakları ve Kalite Kontrol departman yöneticilerimizin ve fabrikalarımızdaki mesul müdürlerin kadınlardan oluştuğunu gururla söyleyebilirim. 


Sektörde daha çok kadın varlığı sizce ne gibi avantajlar yaratacaktır. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Hangi sektörde olursa olsun, kadınların çalışması ve ekonomiye katkıda bulunması değişen dünyada toplumsal avantaj sağlayacak. Ben kadınların istedikleri her alanda çok güçlü ve çok başarılı olabileceğine inanıyorum. Şirketlerin doğru kararları verebilmeleri için, farklı perspektiflerden bir sentez oluşturmaları gerekiyor. Bu da ancak çeşitlilik ile mümkün oluyor. Kadın çalışanlara en az erkekler kadar yer veren şirketlerin oluşturacağı çok sesli ortamın, çalışanlardaki yeteneklerin keşfedilmesini, farklı fikirleri açığa çıkarıp şirketi daha da başarılı hale getireceğini; hatta o şirketin daha geniş bir müşteri yelpazesine hitap edebileceğini ve rekabet avantajı sağlayacağını düşünüyorum. Bence kadınların yer almadığı ve yönetiminde kadına yer verilmeyen her şirket geride kalmaya mahkum olacak. 


Keyifli sohbetiniz için çok teşekkür ederiz.

DİĞER RÖPORTAJLAR