RÖPORTAJLAR

MEDER’in sektördeki konumu, üye kuruluşları ve dernek olarak yürüttüğünüz projeler hakkında bilgi alabilir miyiz?
Meşrubatçılar Derneği (MEDER), Türkiye'de meşrubat sanayinin gelişmesi, büyümesi ve ülke ekonomisine sağladığı katkının arttırılması amacı ile 1994 yılında kuruldu. 25 yılı aşkın süredir, tüketicilerinin beklentilerine uygun tat ve yüksek kalitede ürünler sunarken bir yandan da Türkiye için yarattığı ekonomik, çevresel ve sosyal katkıya odaklanan meşrubat sektörünü ortak bir platformda bir araya getiriyor.


MEDER, Türkiye'de meşrubat sektörünün %95’ini temsil eden meşrubat üreticilerinden oluşuyor. Tüketiciye sağlıklı, güvenilir ve kaliteli ürünleri sunmak için uluslararası standartlarla uyumlu düzenlemelerin hayata geçirilmesine ve başta su ve atık yönetimi olmak üzere Türkiye’yi yakından etkileyen çevre sorunlarının çözümüne katkı sağlamaya yönelik işbirlikleri kurarken, aynı zamanda sektörün kamuoyuna yönelik şeffaf ve güvenilir iletişimi için de çalışmalar yürütüyor. 


Meşrubat sektörü tarımdan lojistiğe, perakendeden reklam sektörüne kadar yaygın bir değer zincirine sahiptir. Doğrudan 7 bin kişinin istihdamına olanak sağlayan meşrubat sektörü, yaygın değer zinciri sayesinde de dolaylı olarak 70 bin kişiye iş imkanı sağlamaktadır. Meşrubat sektörü olarak, toplum sağlığını gözeten uygulamalara önem veriyoruz. Meşrubatın üretiminden tüketimine süren yolculukta hijyen, ambalajlama ve dağıtım kanalları ile sosyal sorumluluk faaliyetlerine önem vererek, bu ülke için üretime devam ediyoruz.


MEDER üyeleri için topluma katkıda bulunan projelerin içinde yer almak çok önemli. Üyelerin katkıda bulunduğu 100’e yakın projede, toplamda 2 milyon kişiye ulaşıldı. 2015 yılından bu yana çeşitli sosyal sorumluluk projeleri kapsamında toplumda katma değer sağlamaya devam ettik. 


Pandemi süreci sektörü nasıl etkiledi? MEDER’in bu süreçteki çalışmaları hakkında bilgi alabilir miyiz?
Bu sürecin, tüm sektörlere olduğu gibi meşrubat sektörüne de çok önemli etkileri oldu, ancak beraberce sürecin getirdiği zorlukların altından kalkmayı başardık. Bu süreçte üye şirketlerimizin en önemli önceliği çalışanlarının ve toplum sağlığının korunması oldu. Öncelikle salgının yayılmasını önlemek amacıyla üretim, dağıtım ve satış zincirleri boyunca Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı tüm tedbirleri uygulamaya geçirdik. Çalışanların, tüketicilerin, müşterilerin ve toplumun sağlık ve güvenliğinin korunmasına destek olacak adımları titizlikle belirleyip hayata geçirdik. Çalışan sağlığı ve güvenliğini ön planda tuttarken, ürün güvenliğini korumak adına da ivedilikle önlemlerimizi aldık. Tedarik zincirlerimizin kesintiye uğramaması ve tüketicilerimizin ürünlere ulaşabilmesi için çalıştık. Zor zamanlarda çalışanlarımızla birlikte üstün bir dayanışma ruhu ile işimizin sürmesini sağladık.


Öte yandan sektörümüz için çok önemli bir kanal olan yerinde tüketim noktalarının önlemler çerçevesinde kapanması, turizm sektörünün küçülmesi meşrubat sektörünü de önemli ölçüde etkiledi. Bu süreçte zarar gören işletmelere ve yeme-içme sektörü çalışanlarına üyelerimiz tarafından farklı destekler sağlanmıştır. Üyelerimizin yürüttüğü bu destek projeleri yalnızca yeme-içme sektörüyle sınırlı kalmadı. Aynı zamanda başta sağlık çalışanları olmak üzere ihtiyaç sahiplerine yönelik farklı kurum işbirlikleri ile destek projeleri hayata geçirildi. Meşrubat sektörü olarak; ülkemizin bu sorunu en hızlı ve en az kayıp ile atlatabilmesini teminen ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen tüm çalışmalara mutlak destek vermeye devam edeceğiz.


Sektörün sorunları ve sizin bu sorunlara çözüm önerileriniz nelerdir?
Sektör üzerindeki vergi yükünün ağırlığının yanı sıra hammadde fiyatlarındaki artış sektörün önündeki en büyük sorunların başında geliyor. Özellikle içinde bulunduğumuz dönemde sektörün üzerindeki dolaylı vergi yükünün azaltılması sektörün yatırımlarına devam etmesine, istihdam artışına ve gıda enflasyonunun düşmesine katkıda bulunacaktır. 


Dağıtım ve üretim süreçlerinde kullandığımız enerji maliyetlerinin yüksekliği diğer sektörlerle de paylaştığımız ortak bir sorun. Başka bir konu da, bilimsel kanıt olmadan ya da uzman olmayan kişiler tarafından tüm yiyecek ve içecek kategorilerine karşı yapılan karalayıcı yayınların kamuoyunda yanlış bir algı oluşmasına neden olması. Ayrıca, gıda sektöründe atıkların değerlendirilmesi ve israfın önlenebilmesi için bilinçlendirme çalışmaları yapılması ve ilgili STK’ların kapasitelerinin güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. 


Sektörü yakından ilgilendiren Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği hakkında sizin görüşlerinizi alabilir miyiz?
Sürdürülebilir ambalajlama ve atıkların kontrolü sektördeki şirketlerin oldukça uzun zamandır yatırım yaptıkları bir alan. Ambalaj atıklarının dünyamız üzerinde yarattığı baskının farkındayız. Bu noktada özel sektör, kamu ve sivil toplum ile tüketicilerimizin iş birliğine her zamankinden fazla ihtiyacımız var. Bu noktada sektör olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Sektördeki şirketler olarak çok uzun bir süredir ambalaj geri kazanım programlarını destekliyoruz. Hayatımıza geçen sene giren GEKAP (Geri Kazanım Katılım Payı) var, ayrıca hazırlıkları devam eden depozito sistemi üzerinde çalışmalar devam ediyor. Bu konu ile ilgili olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile iletişim halindeyiz. Kurulacak depozito sisteminin kapsayıcı, şeffaf, öngörülebilir ve adil bir sistem olması gerekiyor. Sektör olarak depozito sistemi içerisinde temsil edilmemiz ve karar mekanizmalarında yer almamız daha etkili bir sistem kurulmasına hizmet edecektir. Ayrıca bu sistemin kurulması, yatırımın yapılması ve sürdürülebilmesi için GEKAP’ta toplanan fonların sistemi desteklemesi kritik önem arzedecektir. 


Depozito İade Sistemi kapsamında toplanan içecek ambalajlarının, döngüsel ekonomi çerçevesinde içecek sektörünün geri dönüştürülmüş içecek ambalajlarının hammadde olarak kullanılabilmesi için sistem içerisinde önceliklendirilmesi ve bununla ilgili yasal düzenlenmesinin yapılması sektörümüzün bir başka talebidir. 


Gıda ve içeceklerin sağlığımız üzerindeki etkisi sürekli tartışılan bir konu. Meşrubatların sağlığımız üzerindeki etkisi hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?
Dengeli bir yaşam için içecekler de dahil tüm gıdalar ölçülü tüketilmeli. Birçok gıdanın ana bileşenlerinden biri olan şeker için de durum aynı. Bütün yiyecek ve içecekler gibi şekerli meşrubatlar da aşırıya kaçmadan tüketildikleri müddetçe dengeli bir yaşam tarzının parçası olabilirler.


Bu noktada tüketicilerimizi bilgilendirme amaçlı olarak ürünlerimizin enerji ve besin öğesi değerlerini ambalajlarımızın üzerinde tüketicilerimiz ile paylaşıyoruz ve bilinçli beslenmelerine katkıda bulunuyoruz. Ayrıca sektör şirketlerimiz değişen tüketici tercihleri ve farklı yaşam tarzlarına göre piyasaya sürdükleri ürünleri çeşitlendiriyorlar. Son yıllarda şekersiz ürün seçeneklerinin şirketlerimizin portföyü içindeki ağırlığı giderek artıyor. 


Obezite temelde alınan toplam kaloriler ve harcanan kaloriler arasındaki fark ile ilgili bir sorun. Tüketicilerimiz ürünlerimizin kalori miktarını etiketlerimizden kolaylıkla öğrenip kendi yaşam tarzlarına uygun olarak beslenmelerinin bir parçası haline getirebilirler. Aktif bir hayat tarzına sahip olmak ve bilinçli beslenme tercihleri yapmak bu konunun en önemli kriterleri. Bu yönde yapılan bilinçlendirme çalışmalarının her zaman içinde yer alıyoruz. 


Vermiş olduğunuz bilgiler için çok teşekkür ederiz.

DİĞER RÖPORTAJLAR