RÖPORTAJLAR

 

Ozan Bey öncelikle yeni görevinizde başarılar diliyor ve tüm sektör adına hayırlı bir dönem olmasını umut ediyoruz. Sizinle birlikte MEYED’in işleyişinde ne gibi değişiklikler olacak?
Meyve Suyu Endüstrisi Derneği-MEYED, yarı mamul ve mamul üreticisi firmaların yanı sıra ambalaj ve ham madde sağlayıcı firmaları da kapsayan 42 üye şirketle, Türkiye’nin güçlü bir gelişim gösteren meyve suyu endüstrisinin çatı kuruluşudur. MEYED, meyve suyu endüstrisinin değer zincirini kapsayan bir yapıdır.

MEYED ülkemizde kamu nezdinde ilgili Bakanlıklar ve yönetim birimleri, akademik kurumlar, medya kuruluşları ve diğer paydaş kesimleriyle devam ettirdiği düzenli ilişkilerinin yanı sıra, dünya genelinde meyve suyu endüstrisi çatı kuruluşlarında da söz sahibi bir katılımcıdır.


MEYED, kuruluşundan bu yana endüstrinin genelini kapsamayı hedeflemiştir ve bu özellik, Derneğimizin demokratik ve katılımcı yönetim kültürüne de yansımaktadır. Bu yapı içerisinde faaliyet gösteren kuruluşları temsil eden yöneticiler, sektörün ve ekosistemin bütüncül faydasına hizmet eden bir görev bilinciyle sorumluluk alıyor. Yeni yönetim kurulu olarak bizler de bu bilinci aynen devam ettireceğiz. 


Bu vesile ile MEYED’in 1993’ten bugüne uzanan varlığının sağlam temellerini atan ve bilim insanı yönü ile sektöre halen katma değer sağlayan Kurucu Başkanımız Prof. Dr. Aziz Ekşi ve kurucu üyelere şükranlarımı sunuyorum. Yönetim Kurulu Başkanlığını devraldığım Sayın İlker Güney başta olmak üzere, geçmiş dönem başkanlarımıza, yönetim ve denetim kurullarımızda, çalışma gruplarımızda ve Genel Sekreterlik kadrolarımızda görev yapmış ve yapmakta olan tüm kıymetli isimlere MEYED’e olan inançları, emekleri ve endüstrimize katkıları için teşekkür ediyorum.


Derneğinize üye firmalar hakkında bilgi alabilir miyiz? 
MEYED, üyesi 42 şirket ile meyve suyu endüstrisinin değer zincirini kapsayan bir yapıdır. 18 ilde 41 fabrikada yarı mamul ve mamul üretimi yapan firmalar ağırlıklı olmakla birlikte ambalaj ve ham madde sağlayıcı firmalar da üyelerimiz arasında yer almaktadır, böylece üyelerimiz endüstrinin çeşitli alanlarında ortak gelişimleri birlikte tesis edebilme fırsatına sahip olmaktadır.

 

Türkiye’de gıda sektöründe meyve suyu üretimi hacim olarak ne kadar bir alanı kaplamaktadır? Sektörün bu konudaki hedefleri nelerdir?
Türkiye’nin yaş meyve üretimi, yaklaşık 20 milyon ton düzeyinde gerçekleşmektedir. Meyveleri katma değerli bir şekilde işleyerek bu yararlı ürünü tüm dünyaya sunan meyve suyu endüstrisi, yıllık yaklaşık 1,3 milyon ton meyve alımı gerçekleştirirken, Türkiye’nin dört bir yanındaki 1 milyon çiftçi ve ailesine güvenli gelir kaynağı fırsatı sunarak kırsal kalkınmaya yarar sağlar. Armut, ayva, böğürtlen, çilek, domates, elma, erik, greyfurt, incir, karadut, karpuz, kayısı, kiraz, limon, mandalina, nar, pancar, portakal, sarı havuç, siyah havuç, şeftali, üzüm, vişne işlenen meyveler arasındadır.

Meyve çeşitliliği, ülkemizin en büyük yapısal avantajıdır ve endüstrimiz, Türkiye’nin bu ayrıcalıklı ürün mozaiğine hak ettiği değeri verme azmindedir.


Yönetim ofisleri ve üretim tesisleriyle Türkiye’nin dört bir yanına yayılan endüstrimiz, dönemsel ihtiyaçlara da paralel olarak 60 ila 100 bin kişi arasında değişen bir istihdam hacmi ortaya koymaktadır. Öte yandan, yıllık 5 milyon dolara varan düzeyde AR-GE yatırımları da endüstrimizin diğer bir katma değer alanı olarak öne çıkmaktadır. 

Endüstrimizin temel hedefi, tüketimin ve ihracatın artacağı ön görüsüyle hali hazırda yüzde 10 düzeyine yaklaşmakta olan meyve işleme hacmini, kademeli olarak yüzde 20’ler, hatta 30’lar seviyesine çıkararak tarıma ve tarım emekçilerine, ihracat, istihdam ve yatırımda büyüyerek ile ülkemiz ekonomisine ve ürünümüz meyve suyu ile toplum beslenmesine yararlarımızı daha da artırmak azmindeyiz.


Türkiye’de ve dünyadaki meyve suyu üreticilerinin konumunu değerlendirir misiniz? Türk üreticisi için hedefler nelerdir?
Ülkemizin meyve çeşitliliği ve kalitesinden başlayarak, meyve suyu ürün geliştirme ve AR-GE becerileri, üretim kalitesi ve teknolojileri, kaliteli insan kaynağı, bunların yanı sıra Türk iş insanları ve profesyonellerinin girişimcilik ve uluslararası ticaret alanındaki atılganlığı sayesinde Türk meyve suyu endüstrisi, dünya genelinde önemli bir yere sahiptir. 


Ülkemiz meyve suyu endüstrisinin ürünleri, yurt dışı pazarlarda rekabetçi bir konumdadır; meyve suyu endüstrisi temsilcileri de bu sektörün küresel platformlarında saygın bir konumda yer almaktadır.

Küresel iklimde gerginlik ve belirsizlik rüzgarlarının sert estiği bir çağdayız. Pandemi bu etkiyi daha da belirgin kıldı. Bunun bir yansıması olarak tüm dünyada, tüm sektörlerde güvenilir ürünler için güvenilir tedarik zincirleri arayışı mevcut. Bu durum, Türkiye’nin meyve suyu gibi köklü, güçlü, katma değer odaklı endüstrilerimize, ülkemize katkılarını daha da artırma fırsatı sunuyor. Endüstrimizin hedefi, bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmektir.


Meyve suyu sektörümüzün, dünya pazarında iyi bir konumu var. Son yıllarda ihracatımız ne durumda? İhracatta öne çıkan meyve suları çeşitleri nelerdir?
Türkiye’nin meyve suyu ihracatı, 350 milyon dolar seviyesine yaklaşmış durumdadır. Meyve suyu, Türkiye ekonomisi için katma değerli bir ihraç ürünü olma özelliği taşımaktadır. Meyve türlerine göre değişim göstermekle birlikte meyve suyu, meyvenin kendisine oranla dört ila yedi kat daha katma değerli bir ihraç ürünü haline gelebilmektedir.


Bir diğer önemli nokta, ithal girdisi yüzde 5’lerde kalan endüstrimiz, yüzde 95’e varan dış ticaret fazlasıyla ülke ekonomisine de yarar sağlamaktadır. Öte yandan meyve suyu ihracatı, ülkemiz meyvelerinin değerlendirmesinde dönemsellik baskısını ortadan kaldırır, ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesini sağlar. Endüstrimizin ülke ekonomisine katkılarını artırmak için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Yakın zamanda, Güney Kore’deki vergi düzenlemelerini Serbest Ticaret Anlaşması vesilesi ile lehimize çevirdik ve Türk meyve suları bu pazarda daha da rekabetçi bir hale geldi.

Türkiye, dünya genelinde 100’ü aşkın ülkeye meyve suyu ihracatı gerçekleştirmektedir. 2020 yılı itibarı ile Amerika, Güney Kore, Hollanda, Birleşik Krallık, Almanya en fazla ihracat gerçekleştirilen ülkeler olmuştur. 

Ürün bazında bakarsak; toplam ihracatın yaklaşık %50’si elma suyudur. Bunun yanı sıra Türkiye’ye özgü kalitesi ile nar, portakal suyu, üzüm suyu, vişne suyu gibi ürünler yurt dışı tüketim için ihraç edilmektedir. İhracatta kuvvetli bir diğer ürünümüz 50-60 milyon USD’lik hacim ile siyah havuçtur. Siyah havuç konsantresi, genelde iki farklı alanda kullanılmaktadır. Ağırlıklı olarak gıda ve içecek üretiminde doğal renklendirici olarak kullanılma özelliği vardır. Doğal renklerin sabit tutulmasına veya renk değişimi elde etmeye yardımcı olur. Öte yandan yüksek antioksidan özelliği ile meyve ve sebze sularında ana bileşen olarak kullanılmaktadır.


Endüstrimiz, 2021 yılında da ihracata hızlı başladı. TÜİK verilerine göre Türkiye’nin meyve suyu ihracatında, Ocak Mart 2021 döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine oranla yaklaşık yüzde 12’lik artış oldu. 

Endüstrimiz, 2021 yılında Türkiye’nin meyve suyu ihracatını geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi potansiyeli azami derecede kullanarak çift haneli büyümeyi hedeflemektedir. Tabii burada sektörün kontrol edebileceği ve edemeyeceği pek çok değişkenin olumlu, olumsuz etkisini de göz ardı edemeyiz. 


Dernek olarak yürüttüğünüz çalışmalar hakkında neler söylemek istersiniz?
Multidisipliner üye yapısını geliştirmek ve üyelerin birbirleri ile ortak paydada buluşmasını sağlayarak sektörün tarıma, ekonomiye, beslenmeye, yani insana, yararını devam ettirmek tüm çalışmalarımızın temelidir. Bunu sağlarken Türkiye’de kamu ve paydaş ilişkilerinin yönetilmesinin yanı sıra AIJN (European Fruit Juice Association) ve IFU (International Fruit and Vegetable Juice Association) nezdinde aktifliğimiz ile AB Parlamentosu ve Komisyonu, CODEX Alimentarius, FAO, ISO, WTO, WHO gibi öncü kurumların gündemlerini kaynağında takip ederek sektörün gelişmelere hazırlıklı olmasına çaba sarf ediyoruz.


Somut bazı örnekleri de paylaşmak isterim.

Ürün güvenliği ve kalitesi odağında örneği az görülen bir faaliyetimiz Pazar Kontrolü Projesi’dir. 2000 yılından bu yana devam eden proje kapsamında raftan rastgele alınan ürünler belirli akredite laboratuvarlarda belirli analizlere tabi tutularak tespit ve değerlendirmeler ilgili firma ile paylaşılmakta ve düzeltilmesi yönünde bir özdenetim mekanizması çalıştırılmaktadır. Gururla söyleyebiliriz ki; üyelerimiz bu projenin her daim destekçisi olmuş, bu projeyi kendi gelişimlerine fayda olarak görerek benimsemişlerdir.

İhracat odağında bakarsak, bugün 350 milyon USD seviyesinde olan ihracatın 1 milyar USD’ye taşınması yönünde sektörün önüne açacak kapsamlı çalışmaları kamu ile yakın çalışarak yürütüyoruz. Bunun bir hayal olmadığını yurt dışı pazarlardaki tecrübemiz çok net göstermektedir. Burada kilit nokta sıra dışı düşünebilmek ve bunları ayakları yere basan aksiyonlara çevirebilmektir ki, çok yönlü yüksek rekabete rağmen yıllardır artış gösteren sonuçlar buna sağlam bir göstergedir. 

Zamanında Güney Kore STA’sında endüstri lehine yapılan doğru bir değişiklik ile çok net büyüme sağladığımızı gördük. Diğer STA’lar üzerinde de çalışıyoruz. Bunun yanında ürün gücümüzü artırmak adına Türkiye’ye özgü kalitesi dünyada var olmayan siyah havucun pazarını genişletmek adına ürünün AB başta olmak üzere dünya ticaretinde avantajlı hale gelebilmesi adına AIJN Referans Kılavuzunun hazırlanması adına çalışmalar yürütüyoruz.

Fiyat rekabetindeki zafiyeti aşabilmek adına C-Şekeri tahsis listesine ürünlerimizin alınmasını sağlamak da güncel çalışma konuları arasında yer alıyor. 
Tabii sürdürülebilir ihracat için sürdürülebilir ham madde temini esastır. Sanayiye yönelik ham madde üretimi için de Tarım ve Orman Bakanlığı ile Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü ile temaslarımız devam ediyor. Üyelerimizin bölgelerinde yürüttükleri çalışmaları genele yaymaya gayret ediyoruz. Gördüğünüz üzere tüm bunların sektör tarafından tek başına sağlanması mümkün değildir. MEYED olarak tüm gayretimiz doğru paydaşlarla doğru sistemleri kurgulamak ve hayata geçirilmesini gerek içinde olarak gerek dışarıdan teşvik ederek sağlamaktır. Burada ana rehberimiz BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarıdır.

Meyve suyu ve güçlü meyve suyu endüstrisi, doğal ürün meyveden elde edilen, vitamin, mineral ve antioksidan içeren, kolay erişilebilir ve kolay saklanabilir sıvı ve enerji kaynağı bir ürün sunarak insan beslenmesine; tarımın doğa, insan ve ekonomi için daha katma değerli olmasını sağlaması, yüksek yerli kaynak oranı ve katma değer çarpanı, ulaştığı ihracat hacmi, dış ticaret fazlası ve ürettiği istihdam değeriyle tarıma ve ekonomiye yarar sağlar.

 

Yerli üreticilerin teknoloji kullanımı ve ambalaj seçimi konusunda neler söylemek istersiniz?
Türkiye meyve suyu endüstrisi, teknoloji açısından dünya genelinde çok önemli bir noktadadır. Teknolojik açıdan dünya ile rekabet edebilir konumda olan Türk meyve suyu endüstrisi, ülkemizde ve dünya genelinde tüketicilerin tercihlerine ve damak tatlarına uygun, güvenilir ürünler üretmektedir.


Endüstrimizin tüm ürünleri, Türk Gıda Kodeksine tabidir ve çok sıkı denetimler söz konusudur. Meyve sularında koruyucu katkı maddeleri asla kullanılmamaktadır. Bu ürünlerin uzun raf ömrü, pastörizasyon teknolojileri ve ambalaj kalitesi ile sağlanmaktadır.


Endüstrimizce üretilen ürünler gerek iç kontroller gerekse yerli veya yabancı müşterinin veya kamu otoritelerinin talepleri doğrultusunda çok farklı analizlere tabi tutulmaktadır. Bu analizler üründeki kalite bozukluklarını net şekilde ortaya çıkarır. Meyve suyu üreticilerinin, uygunsuz ham madde kullanımı ile üretimini hem ahlaki açıdan hem de ticari olarak riske etmesi mümkün değildir. Ürün kalitesi ve insan sağlığı, endüstrimizin olmazsa olmaz kriteridir.


Endüstrimizce üretilen tüm ürünler, yurt içinde ve dışında tüketiciye sunulmadan önce akredite laboratuvarlarca kapsamlı testlere tabi tutulmaktadır. Bu testler ürünlerin Dünya normlarına uyumlu olup olmadığını denetlemektedir. İddia edildiği üzere çürük meyveden üretilen bir ürünün, bu testleri geçmesi olanaksızdır.


Türkiye’de ve dünyada meyve suyu tüketimini karşılaştırır mısınız? Yerli tüketim için ulaşılması gereken rakamlar nelerdir? Firmalar bu rakama ulaşabilmek adına ne gibi çalışmalar yürütmeli?
Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, meyve suyunun kıymeti, dünya genelinde ülkemizde olduğundan daha iyi bilinmektedir. Yeterli ve dengeli beslenme trendleri doğrultusunda meyve suyu, pek çok ülkede modern hayatın beslenmede tercih edilen ürünlerinden biridir. Bunların arasında meyve açısından zengin ülkeler de yer almaktadır ve bu ülkelerde meyve suyu, meyvenin kendisine en yakın ürün olarak kabul görmektedir. Dünya genelinde artış gösteren yeterli ve dengeli beslenme hassasiyeti, meyve suyunun bu özelliğini ön plana çıkarmaktadır.


Kişi başı tüketimde Türkiye, maalesef henüz yıllık 10 litre ile düşük bir seviyede. Dünyaya baktığımızda, kişi başına düşen meyve suyu tüketimi, ülkemize oranla 2 ila 4 kat daha fazladır. AB ülkelerinde tüketim ortalaması yılda kişi başına 18 litre düzeyinde, Almanya’da ise 30 litreye ulaşıyor.

Markalar, sağlıklı koşullarda üretilmiş, tüketici tercih ve beklentilerine uygun ürünleri ve düzenli pazarlama yatırımlarıyla Türkiye meyve suyu pazarının gelişimini desteklemektedir.


Öte yandan meyve suyu zaman zaman üzerinde spekülasyonlar yapılabilen bir ürün. Spekülasyon dememin nedeni, faydalı bir ürünün ve faydalı bir sektörün gerçeklikten uzak görüşlerden negatif etkilenebiliyor olmasıdır. Bu spekülasyonların sektörün gelişimini, daha da önemlisi faydası tüm dünyada kabul gören meyve suyunun itibarını olumsuz etkilemesinin önüne geçilmesi gerekiyor.


Türkiye’de görece düşük kalan tüketimde, ÖTV yükünün de payı var. ÖTV uygulaması, ülkemizde en çok tüketilen nektar ve meyveli içecek kategorisini olumsuz etkiliyor. Genellikle yüzde 50 oranında meyve içeren, tarıma dayalı ve ekonomiye değer katan bir ürün olan nektarların, ÖTV uygulamasından muaf tutulmasının, tüketimin artmasına fayda sağlayacağı görüşündeyiz.

 

Pandemi, sektörü nasıl etkiledi? Buradan en avantajlı şekilde çıkmanın yolları hakkında neler söylemek istersiniz?
Meyve suyu endüstrisi ve gıda sektörünün geneli, Pandemi sürecinde örnek bir davranış sergiledi, sergiliyor. Pandemi dönemi, sağlıklı koşullarda el değmeden üretilmiş ambalajlı gıda ürünlerinin önemini artırdı. Vitamin içeren, bağışıklığı güçlendiren meyve suyunun değeri ve beslenme açısından önemi, özellikle bağışıklık sisteminin güçlü tutulması gereken bu dönemde daha iyi anlaşıldı.


Ülkemizin meyve suyu değer zinciri, meyve üreticisi çiftçiden üretim ve dağıtım için sahada görev yapanlara, büyük takdir hak eden bir sorumlulukla bu zor dönemde görevini yerine getirdi. Meyve suyu endüstrisi ve içecek sektörü genelinde, kısa çalışma ödeneğine başvurulmadı. Üretim süreçlerinde hijyen, meyve suyu endüstrisinde günlük hayatın olağan bir parçasıdır. Pandeminin olağanüstü şartlarında, endüstrimizde ve gıda sektörü genelinde çalışan ve toplum sağlığını korumak için ilave tedbirlerle üretime, yurt içi tedariğe ve ihracata devam edildi. Kamu yönetimi de, hem alınan tedbirlere hem de tedarikte sürekliliğe destek verdi.

2020 yılında Pandeminin bir diğer önemli etkisi, 12 aya yayılan ihracat sevkiyatlarının öne çekilmesi oldu. Lojistik tarafında dünya genelinde yaşanan sorunlar (konteynır bulma sıkıntısı, deniz aşırı yerlere gidenlerin dönüşlerinin Covid-19 önlemleri nedeniyle uzun sürmesi, navlun fiyatlarındaki olağanüstü artış) bunun nedenleri arasında yer aldı. Ayrıca sürdürülebilir ürün tedariği endişesi de alıcıları bu yöne sevk etti.


Öte yandan pandemi döneminde, oteller, restoranlar, kafeler ve bunların yanı sıra, okul kantinlerinden askeri kışlalara çok geniş bir yelpazede ev dışı tüketim olumsuz etkilendi. Bu durum sektör genelinde bir stok fazlası riski oluşturuyor.


Sektör temsilcilerimize ve tüketiciye tavsiyelerinizi alabilir miyiz?
Tüketici araştırmaları gösteriyor ki; içecek tercihleri, her bir tüketicinin kendi damak tadına, içecekten beklentisine göre değişkendir. Sadece meyve içeren içecek, meyveye en yakın içecek olarak öncelikle besleyici yönü ile tercih görürken, meyve içeriği daha az olan ürünler, anlık farklı ihtiyaçları karşılamak üzere de tercih görüyor.


Halk arasında tümüne birden “meyve suyu” denilen ürünler, içeriğindeki meyve oranına göre Türk Gıda Kodeksi’ne uygun alt kategorilere ayrılır. Endüstrimizin tüm ürünleri, Türk Gıda Kodeksine uygun olarak üretilir ve çok sıkı denetimler söz konusudur. Meyve sularında koruyucu katkı maddeleri asla kullanılmamaktadır. Bu ürünlerin uzun raf ömrü, pastörizasyon teknolojileri ve ambalaj kalitesi ile sağlanmaktadır.


Ürünlerimizin ambalajlarında, Türk Gıda Kodeksi ilgili yönetmelikleri gereğince tüm bilgiler yer almaktadır. Tüketiciler, bu etiketleri okuyarak istedikleri bilgilere ulaşabilirler ve ürünlerini gönül rahatlığı ile tüketebilirler. Etiket okuryazarlığının artmasını memnuniyetle karşılıyoruz ve destekliyoruz.

Yeri gelmişken bir konuyu daha hatırlatmak isterim. Meyve suyu ambalajlaması, üretim gibi son derece titiz bir süreçtir. Ancak, özellikle karton ambalajlar, üretim tesisinden market rafına, oradan tüketicinin sepetine ve tüketim anına kadar süren bir yolculuktur ve zaman zaman hasar görebilmektedir. Hasarlı bir ambalajın içerisine hava sızması, doğal bir ürün olan meyve suyunda bozulmaya yol açabilir. Tüketicilerin aldıkları ürünün ambalajının hasar görmemiş olduğuna dikkat etmelerini öneririz. Ambalajların üzerinde uygun muhafaza için uyarılar da mevcuttur.

 

Vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Ben de sektörümüzün nabzını tutan, ülkemizin itibarlı yayın kurulu "Drinktech" İçecek ve Teknolojileri Dergisi'ne ve emeği geçen herkese, endüstrimize olan ilginiz ve bu yararlı endüstrinin gelişimine katkılarınız için teşekkür ederim.

 

DİĞER RÖPORTAJLAR