RÖPORTAJLAR

Gamze Hanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Şirket içindeki konumunuz ve geçmiş dönem iş deneyimleriniz hakkında okurlarımızı bilgilendirir misiniz?
Ben Gamze Güven, Endüstriyel Tasarımcıyım. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden 1987 yılında mezun oldum, daha sonra aynı fakültede master programına katıldım ve 1990 yılında Mimarlık Fakültesi’nden yüksek lisans diplomamı alarak mezun oldum. Bu master süresince ODTÜ’de bölümümde asistanlık yaptım, daha sonra serbest çalışmaya atıldım. Ankara’da çeşitli sektörlere yönelik tasarım çalışmalarım oldu. 1995 yılında Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girme sürecinde, yönetiminde aktif rol aldığım ve üyesi olduğum ETMK Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu’nda mesleğin tanınması için çeşitli organizasyonlarda bulundum, çalışmalar yaptım. 1997’de Ankara’da kurduğum İdol Tasarım şirketini ortağımdan ayrıldıktan sonra 2000’de devraldım, Tasarım Üssü olarak adını değiştirdim. 1998’de İstanbul'a geldim ve değişik sektörlerde çalıştıktan sonra 2004 yılında, Mey İçki’nin özelleştirilmesi sürecinde Yeni Rakı cam ambalaj tasarımı için bir konkura davet edildim. O konkurda bizim tasarımımız seçildi ve daha sonra da ambalaj tasarımı ve FMCG sektöründe yani hızlı tüketim ürünleri sektöründe uzmanlaştım. Halen de işlerimizin yaklaşık %70’i bu sektöre yönelik gerçekleşiyor. Bu sene meslekte 35. yılımı ve Tasarım Üssü’nün 25. yılını kutluyoruz.


Sizce kadın olmak iş yaşamında bir dezavantaj mı? 
Bence kadın olmak iş yaşamında bir dezavantaj değil, ben açıkçası hiçbir zaman bunu bir dezavantaj olarak görmedim. Tam tersine kadın bakış açısıyla daha farklı bir vizyona sahip olduğumuzu düşünüyorum. İş dünyasında kadınların karşılaştığı zorluklar mutlaka var. Ben çok fazla karşılaşmadım ama bu konuda şunu söyleyebilirim ki son dönemlerde özellikle pazarlama sektöründe kadın çalışanların çok çok arttığını görüyorum. İş dünyasında kadınlar hem yönetici pozisyonunda hem de operasyonel sorumluluklarda oldukça başarılılar. Konsantre çalışıyorlar, iyi bir ekip çalışması gerçekleştirebiliyorlar. Burada aslında konuya kadın ve erkek ayrımı diye bakmamak gerekiyor. Bence mümkün olduğu kadar iş birliğini güçlendirmek, her iki cinsiyetin de farklı bakış açılarından kaynaklanan vizyonlarının değerli olduğunu kabul etmek lazım. Aslında bu iki farklı bakış her konuda bir denge unsuru sağlar. Dolayısıyla ben iş dünyasında bunun artık başarılabileceğini düşünüyorum ve eşit haklar için mümkün olduğu kadar da mücadeleye devam etmesi gerekiyor kadınların. Çünkü her ülkede koşullar aynı değil. Kadın-erkek ayrımcılığının tabii ki engellenmesi lazım. Sürdürülebilir ve doğaya, farklılıklara duyarlı bir gelecek için de uluslararası platformda daha güçlü kadınlar görmek arzusundayım.


Sektörün 'Güçlü Kadın' temsilcilerinden biri olarak sektördeki kadın çalışanlara önerileriniz nelerdir?
Sektördeki kadın çalışanlara önerilerim mutlaka sevdikleri işi yapmaları, çünkü bir insan sevdiği işi yaptığı zaman hakikaten çok verimli olur ve kendisini besler, motive olur, psikolojik ve bedensel sağlığı iyi olur. Sevdikleri işte de hak ettikleri pozisyon, yetki verilmesi ve ücret için de mücadele etmeleri gerekir. Bunun için de yine örgütlenmeleri lazım, ama mücadele hep iyi bir diyalogla yani agresif bir şekilde olmamalı. İyi bir kadın yöneticinin bir şirkete kazandırdıkları, katkı ve verimlilik aslında o şirket için vazgeçilmezdir. Dolayısıyla da bunu yöneticiler algıladığı zaman zaten hak ettikleri ücreti vereceklerdir, o kadın çalışanı kaybetmek istemeyeceklerdir diye düşünüyorum.


Kadınların iş hayatında sürdürdüğü ücret ve pozisyon eşitliği savaşı sizce hangi konumda?
Türkiye özelinde söylüyorum kadınların iş hayatında sürdürdüğü ücret ve pozisyon eşitliği mücadelesi bence epey bir yol katetti. Tabii ki çok daha iyi durumda olan ülkeler, çok daha kötü durumda olan ülkeler var. Türkiye'de Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı süreç kendisinin kadına verdiği değerle başlayan, yaklaşık yüz yıllık bir süreç. Günümüzde kadının konumu çok daha iyi bir noktada olabilirdi. Maalesef toplumun bütününe baktığımızda kazanılmış haklar, kadınların nitelikli eğitimi ve çalışma hayatında güçlü pozisyonlar elde etmeleri açısından biraz geriye gittik. Her ne kadar kadınlar, günümüzde çok daha fazla istihdam ediliyor olsa bile ücret ve pozisyon eşitliğinde olmamız gereken yerden gerideyiz. Ben açıkçası kendi şirketimde asla pozisyon eşitliği olmayan bir ortam yaratmıyorum ama birçok şirkette aynı pozisyondaki kadın erkek aynı ücreti almıyor olabilir. Dediğim gibi bu eşitlik için genç kadınların örgütlenip, mücadele etmeleri gerekiyor.


İçecek sektörünün kadına yaklaşımını, sektörün içinden bir kadın olarak değerlendirir misiniz?
İçecek sektöründe gerek fabrikalarda mavi yakalar gerekse idari ve ticari kısımdaki beyaz yakalarda farklı bir durum olduğunu görmedim, kadın istihdamı açısından da oldukça gelişmiş ve gelişmekte olan bir sektör. Almanya'da Drinktec Fuarı’na katıldığımda sektörün büyüklüğünü çok daha iyi algılamıştım, gerek sektördeki makine üreticileri olsun gerek tedarik zincirleri olsun gerekse marka ve fabrika sahipleri olsun, kadın çalışan hep var. Tabii ki makine üretimi sektöründe muhtemelen daha ağır iş koşullarında mühendisinden tutun teknisyenine ve operatör işçisine kadar genelde hep erkek tercih ediyorlardır diye tahmin ediyorum, çok rastlamadım kadınlara açıkçası ama bu her ülkede böyle değildir. Birçok başarılı kadın mühendislerimiz var, keza fabrikalarda montaj hatlarında çok fazla kadın var ama daha teknik ve daha ağır güç gerektiren ortamlarda belki kadınları çalıştırmaktan endişe ediyor olabilirler. Ama aslında kadınların dikkatliliği ve titizliği bence hemen hemen her sektörde işe yarayacaktır. Dolayısıyla içecek sektöründe de kadınların her alanda çok aktif olmasını tavsiye ediyorum. Zaten Endüstri 4.0 ile robotların aktif olduğu fabrika ortamında erkek gücüne gereksinim azalacak paradigma değişiyor, ekonomi değişiyor buna göre kadınlar pozisyon almalı ve öncü olmalı. 


Sizin kadın istihdamına ve şirket içi konumlandırılmalarına yönelik çalışmalarınız nelerdir?
Kadın istihdamını önemsiyorum, şirket içindeki kadın çalışan konumlandırmaya yönelik açıkçası bir stratejim yok. Bazen ekibim %80 kadın ağırlıklı oluyor, bazen yüzde %80 erkek ağırlıklı olabiliyor bazen de %50-50 dönem dönem değişebiliyor. Biraz tesadüfi aslında bunu belki de bir kurala bağlamak mümkün olabilir ama şimdiye kadar kadınlara pozitif ayrımcılık yapmalıyım diye düşünmedim ve böyle bir strateji geliştirmedim. İşten ayrılan tasarımcılar ve çalışanlarımızın yerine o dönemde görüşmelerimizde erkek ya da kadın hangisi daha öne çıktıysa onu işe aldık. Böyle bir pozitif ayrımcılığın da çok gerek olduğunu düşünmüyorum ama genel olarak kadınlarla çalışmaktan son derece memnunum, güzel bir diyalog içindeyiz. Oysa bazen erkek çalışanlarımızla tam birbirimizi anlayamadığımız zamanlar olabiliyor, kadın çalışanlarla daha kolay çalışıyorum diyebilirim. Dolayısıyla her zaman ekipte kadın-erkek dengesi olmasında fayda görüyorum. 


Sektörde daha çok kadın varlığı sizce ne gibi avantajlar yaratacaktır. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Sektörde daha çok kadın varlığı bence daha verimli, daha üretken, daha dikkatli, titiz bir üretim sürecini sağlayacaktır. Kadın erkek dengesi her zaman işe yarar. Kadınların pazarlama açısından bakış açısı kadın, genç, çocuk ve yaşlıların ihtiyacı konusunda vizyoner olmaları açısından çok avantaj sağlayacaktır. Pazarlama sektöründe zaten çok aktifler. Ama pazarlamanın dışında üretimde, AR-GE’de, kalitede yönetici olarak, ürün müdürü, fabrika müdürü ve genel müdür olarak aktif olmalarını ve katkı sağlamalarını arzu ederim. Keza yaratıcı disiplinlerde de kadın yaratıcılar çok fazla ve bence çok verimli, güzel işler çıkarıyorlar.


Gamze Hanım, bu keyifli sohbet için teşekkür ederiz.

DİĞER RÖPORTAJLAR