RÖPORTAJLAR

“Tetra Pak olarak Türkiye ve dünyada içecek kategorisi içinde süt, %100 meyve suyu, meyve nektarı, meyveli içecekler, su, soğuk çay, soğuk kahve, yoğurtlu içecekler ve fermente içecekler gibi pek çok sıvı ve yarı sıvı gıda ürünlerini paketleme ve işleme çözümlerine sahibiz. Global AR-GE laboratuvarlarımızda yeni nesil paketlerde ergonomik tasarım ve işlevsellik, geri dönüştürülebilir ve çevre dostu özellikler ve her adımda üretici ve tüketiciye değer katmayı hedefleyen çözümler yaratmak için inovasyonlar gerçekleştirmek için çalışıyoruz” diyen TETRA PAK Türkiye Pazarlama Direktörü Gaye ATAKAN ile gerçekleştirdiğimiz keyifli söyleşiyi ilgiyle okuyacağınızı umut ediyoruz.

Tetra Pak olarak AR-GE yatırımlarınız ve son birkaç yıl içerisinde şirketinizde yaşanan gelişmeler hakkında bilgi alabilir miyiz? 
"İyi Olanı Korur" sloganımız ve gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirme vizyonumuz çerçevesinde 160’ın üstünde ülkede 25 binin üzerinde çalışanımız, dünya çapında 55 üretim tesisi, 11 teknik eğitim merkezi ve 5 AR-GE tesisi ile faaliyet gösteriyoruz. 


Türkiye’de de 1972 yılından bugüne faaliyetlerimize ve yatırımlarımıza aralıksız devam ediyoruz. Kemalpaşa’da bulunan İzmir fabrikamız, Bursa ve İstanbul ofislerimiz ile 400’ün üzerinde kişiye istihdam sağlıyoruz. İzmir fabrikamızın üretim kapasitesini 2012 yılında yaptığımız 25 milyon Euro’luk yatırımla yüzde 20 artırdık. Bu yatırımın ardından, yine üretim kapasitemizi artırmak için 2014 yılında yaptığımız 36 milyon Euro değerindeki fabrika kapasitesi artırım yatırımımız Türkiye’deki ürün yelpazemizi genişletmemize ve daha önce ithal edilen farklı paketlerin Türkiye’de üretilebilmesine olanak verdi. Bu da ürünlerin müşterilerimize teslim süresini 1 aydan 1 haftaya indirmemizi sağladı. Bu yatırım ile birlikte üretim kapasitemizi de 2015 yılından itibaren yaklaşık 10 milyar pakete çıkarttık. Tetra Pak olarak yaptığımız bu yatırımlar müşterilerimiz için de daha kısa tedarik süresi, daha düşük üretim ve lojistik maliyetleri ile daha yüksek rekabet gücü anlamına geliyor. Bu sayede Türkiye gıda işleme ve paketleme endüstrisine ve Türk ekonomisine önemli katkı sağlıyoruz. 


Tetra Pak İzmir fabrikası Küresel Mükemmellik Ödülleri’nde 2018 yılı sonunda ‘’yılın fabrikası’’ seçildi. Bu fabrikanın özelliği ve bu başarının sırrı nedir?
Tetra Pak olarak yetkin ekibimiz ve sunduğumuz kaliteli ürün ve hizmetler ile müşterilerimize en üst seviyede hizmet vermek için çalışıyoruz. Ekibimizin hem en yüksek standartlarda operasyonel performansı korumak hem de Tetra Pak müşterilerinin olağanüstü kalitede ürünler almalarını sağlamak için gösterdiği yoğun çaba, 2018 yılında Tetra Pak İzmir fabrikamıza iki önemli ödül getirdi. 


İzmir fabrikamız, 2018 yılında Tetra Pak’ın dünya çapında başarılı ekiplerini ve bu ekiplerin çalışmalarını onurlandırmak amacıyla düzenlediği Tetra Pak Küresel Mükemmellik Ödülleri’nde (Tetra Pak Global Excellence Awards) dünyadaki en iyi Tetra Pak fabrikası seçildi. Daha önce 2010 ve 2016 yıllarında “yılın fabrikası” unvanına layık görülen Tetra Pak İzmir Fabrikası, bu ödülle birlikte Tetra Pak dünyasında bu ödülü 3 kez alan tek üretim tesisi oldu. Tetra Pak’ın dünya çapındaki fabrikaları arasında bu ödülü değil üç kere, henüz iki kere almayı başaran başka bir fabrika daha bulunmuyor.


İzmir fabrikamızın 2018 yılında aldığı bir diğer önemli ödül de Japonya Fabrika Bakım Enstitüsü tarafından verilen ve tüm dünyada en prestijli üretim ödülü olarak kabul edilen "Dünya Klasmanında Mükemmellik Ödülü" oldu. Japonya Fabrika Bakım Enstitüsü (JIPM) tarafından 1971 yılından bu yana verilen “Toplam Üretken Bakım” (TPM) Ödülleri, üretim yönetimi mükemmellik arayışında en iyi yöntem olarak geniş çevrelerce kabul görüyor. İzmir fabrikamız Tetra Pak'ın tüm dünyadaki fabrikaları arasında bu ödülü alan ikinci, dünya genelinde ise kazanan 22. fabrika oldu. Geçtiğimiz yılın rakamlarına baktığımızda Tetra Pak İzmir Fabrikası’nda üretilen paketlerin yüzde 50'si, Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika kıtalarında 36 ülkedeki müşterilere ihraç edildi. Bu sayede Türkiye gıda işleme ve paketleme endüstrisine ve Türk ekonomisine önemli katkılar sağlıyoruz. Tetra Pak’ın akıllı fabrika yolculuğuna hem küresel hem de yerel inisiyatiflere aktif katılımı ile büyük destek veren İzmir fabrikamız, aynı zamanda dijitalleşme alanındaki çalışmalarımıza da öncülük ediyor. Bizler de üstün standartlarda operasyonel performans sağlamak ve başarımızı sürdürülebilir kılmak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. 


“Güvenli Süt” tanımını bir de siz yapar mısınız? Tüketici tercih yaparken hangi unsurları dikkate almalı? 
İnsan sağlığında ve gelişiminde büyük önemi olan ve güvenli şekilde korunarak tüketiciye sunulması gereken gıdalardan biri de süt. Süt, çocukluktan yaşlılık dönemine kadar hayatımızın her döneminde önem taşıyor. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve üniversitelerin katılımıyla hazırlanmış olan ‘Türkiye Beslenme Rehberi’ne göre, başta çocuklar ve gençler, doğurganlık çağındaki kadınlar ve yaşlılar olmak üzere tüm yaş grubundaki bireylerin süt ve süt ürünlerini her gün tüketmesi gerekiyor. Süt ürünleri tüketiminde sağlık risklerinin önüne geçmek için kaynağı bilinmeyen, denetimsiz sokak sütü satın alınmaması gerektiğinin altını çizen rehber; hijyen ve gıda güvenliği açısından pastörize ve uzun ömürlü sütlerin (UHT) tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.


Süt, doğası gereği, daha sağılma aşamasından başlayarak bakteri üremesine ve kalite bozulmasına son derece yatkın bir sıvıdır. Sağlıklı ineklerin süt bezlerinden salgılanan sütte ilk aşamada zararlı hiçbir bakteri bulunmaz. Ancak, sütün sağılmasından sonra hayvanlarda sütün geçtiği meme kanalları, meme ucu gibi yerlerde yaşayan bakteriler süte karışabilir. Sütün temiz olmayan koşullarda sağılması ve uygun olmayan sıcaklık derecelerinde saklanması gibi pek çok çevresel etken de çiğ sütteki bakteri yükünün çoğalmasına sebep olur. Evde kaynatmak bir çözüm değildir, zira kaynatma ile mikroorganizmalar tamamen kaybolmaz, bakteri yükünü ortadan kaldırsanız da ısı ve zaman kontrolü sağlanamadığı için besin değerinde ciddi kayıplar yaşanır. Ayrıca alınan çiğ sütün denetim ve gerekli analizleri yapılmadığından sütün bakteri yükü, hayvandan insana geçen hastalık yapan mikropların brusella, tüberküloz olup olmadığı, hayvandan süte geçen antibiyotik kalıntısının bulunmadığı bilinemeyeceğinden ve bu unsurların da kaynatma ile yok edilemediğinden açık süt tüketmenin riskleri yüksek olabilir. Bu nedenle sütü güvenli hale getirmek için pastörizasyon ya da UHT ile mikroplardan arındırmak gerekir. 


Güvenli sütün tüketiciye ulaşım yolcuğu nasıl olmalı? 
Süt, en besleyici gıdalardan biridir. Ancak sütün doğru koşullarla korunarak soframıza ulaşması gerekir. Ambalajlı süt yani UHT ve pastörize süt, üretici firmalar tarafından özenle seçilir ve denetlenir. Soğuk zincir kurallarına uyarak taşınır. Hızla bozulabilen ürünlerin soğutmaya ya da katkı maddelerine gerek kalmaksızın uzun süre gıda güvenliği koşullarına uygun olarak saklanabilmesini sağlayacak şekilde paketlenmesi, dağıtımı ve depolanması; günümüzde aseptik işlem ve ambalajlama teknolojisi ile mümkün oluyor. UHT işleminde süt, 135–150 ºC’de kısa sürede (2-6 saniye) ısıtılıp soğutulur. UHT işlemi ile sütün tadında, görünümünde ve besin değerinde herhangi bir kayıp ya da değişim meydana gelmeden sütteki sağlığa zararlı ve sütü bozabilecek tüm mikroorganizmalar yok oluyor. Ve süt aseptik ortamda aseptik karton ambalaj malzemesiyle paketleniyor. Tetra Pak aseptik karton ambalajları sayesinde süt ve meyve suları gibi ürünler paket açılmadığı sürece hiçbir katkı maddesi olmaksızın aylarca oda sıcaklığında tazeliğini koruyabiliyor.


Ambalajlı sütte tüketici trendleri ne doğrultuda? Sizin bu konudaki önerileriniz nelerdir?
Türkiye’de ambalajlı süt sektörünün büyük kısmı sade süt olmaya devam ediyor. 2018 yılı son çeyreğinden itibaren Türkiye’de yaşanan ekonomik dalgalanma neticesinde büyüme hızı ve trendi tersine dönse de süt pazarı geçen dönemlerde hızlı büyüyen pazarlar arasında yer aldı. Sade süt adı altında yarım yağlı segment, laktozsuz segment ve özellikle çocuklar için aromalı süt segmentleri odak alanı olmaya devam ediyor.


Gerek dünyada gerekse ülkemizde, süt sektörünü şekillendiren önemli trendlerin en önemli ikisi “sağlık” ile “keyif ve atıştırmalık” olarak tanımlanan trendler. Sağlık, geniş kapsamlı bir trend olarak özellikle sütlü ürünler protein ve sindirim kolaylığı sağlayan lifli ürünler ve laktozsuz ürünler olarak karşımıza çıkıyor. Keyif ve Atıştırmalık trendinde ise farklı lezzet arayışından açlık giderici karışımlara kadar geniş yelpazede ürünler kullanımı kolay ambalajarda tüketici ile buluşuyor. Bu trendlere ilave olarak kaynağı bilinen/doğal ürünler ile sürdürülebilirlik büyük resimde tüketici ve sektör için önemli odak alanları olarak karşımıza çıkıyor. Tetra Pak olarak biz de bu trendlere hizmet eden ve bir kısmına yön veren çözümlerimizi iş ortaklarımızla buluşturuyoruz. Yenilikçiliğimizi bu alanlarda sürdürüyoruz.

Ambalajın gıda ile arasındaki ilişki ve yaşamsal bazda önemi hakkında neler söylemek istersiniz?
Modern tüketiciler; ferahlama, susuzluğunu giderme, enerji alma, beslenme gibi farklı ihtiyaçlarını karşılamak için yeni ürünler arıyorlar. Buna bağlı olarak son yıllarda katma değerli içeceklerde, örneğin ekstra vitaminli, mineralli, proteinli, lifli, düşük şekerli, yeni içecek kategorilerinde, yükseliş görüyoruz. Tüketiciler yoğun günlük tempoda artık yanlarında pratik şekilde taşıyıp kullanabilecekleri ambalajlarda dışarıda da tüketime elverişli, taşıması ve içmesi kolay, doyurucu, atıştırmalık ürünler ve yeni tatlar istiyorlar. Değişen içecek talepleri, bu içeceklerin saklanacağı ambalajlarla ilgili talep ve ihtiyaçları da değiştiriyor. Ürün ambalajlarının kolay açma, kapama, kavrama, dökme ve saklama olanağı verecek, kullanım kolaylığı sunacak şekilde tasarlanması zorunluluğu ortaya çıkıyor. Ambalajın raf ömrüne ve gıdanın sağlıklı şekilde korunmasına sağladığı katkı da satın alma kararında önemli rol oynuyor.

 
Tetra Pak olarak Türkiye ve dünyada içecek kategorisi içinde süt, %100 meyve suyu, meyve nektarı, meyveli içecekler, su, soğuk çay, soğuk kahve, yoğurtlu içecekler ve fermente içecekler gibi pek çok sıvı ve yarı sıvı gıda ürünlerini paketleme ve işleme çözümlerine sahibiz. Global AR-GE laboratuvarlarımızda yeni nesil paketlerde ergonomik tasarım ve işlevsellik, geri dönüştürülebilir ve çevre dostu özellikler ve her adımda üretici ve tüketiciye değer katmayı hedefleyen çözümler yaratmak için inovasyonlar gerçekleştirmek için çalışıyoruz. AR-GE çalışmalarımızda ve yeniliklerimizde, elbette her şeyden önce gıda güvenliğini dikkate alıyoruz. Bunun yanında özellikle tüketicilere kullanım kolaylığı sağlayan yeni porsiyon paket boylarına, içme ve dökme kolaylığı sağlayan yeni kapaklara odaklanıyoruz. Bu tip katma değer yaratan inovasyonlar, geleneksel içeceklere yenilik katarak tüm içecek kategorisini büyütüyor. 


Gelecek dönem için çalıştığınız bir proje var mı?
Dijitalizasyon ve Endüstri 4.0 tüm sektörlerde geleceğe yön veren en önemli konular. Günümüzde yiyecek ve içecek üreticileri ve ilgili sektörlerin, tüketicilerinin değişen ihtiyaçlarına daha hızlı cevap verebilmesi için Endüstri 4.0'dan en iyi şekilde faydalanması gerekiyor. Tetra Pak olarak biz de “Endüstri 4.0” uygulamaları, dijitalleşme, yenilikçi paket alanlarına odaklanıyoruz. Tetra Pak İzmir fabrikamız, Tetra Pak global tedarik zinciri ağı içinde stratejik bir noktada yer alıyor ve tüm dijitalleşme faaliyetlerimiz için pilot üretim tesisi olarak belirlenmiş durumda. Teknoloji yatırımlarımız bu doğrultuda hızla sürüyor ve önümüzdeki dönem de özellikle dijitalleşme, yenilikçi paket ve yeni teknolojiler başta olmak üzere yatırımlarımıza devam edeceğiz.


Sektörün en önemli sorunları sizce neler? Bu sorunların çözümü için neler yapılmalı? 
Tetra Pak olarak gıda güvenliği ile çevre ve sürdürülebilirliğin ambalaj sektörünün en önemli gündem maddeleri arasında yer aldığına ve büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tüketimin sürekli artışı sonucunda ortaya çıkan binlerce farklı atık türünün bertarafını önlemek ve enerji, su, doğal kaynak sarfiyatının önüne geçmek üzere kamu kuruluşlarının ve özel sektörün ortak hedefler belirlemesi önemli bir konu. Türkiye’de devlet kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının özellikle son yıllarda çevresel duyarlılık konusunu her kesimden insanın günlük hayatının bir parçası haline getirmek için yaptığı yoğun çalışmaların çok daha olumlu sonuçlar verdiğini, çevre bilincinin toplumun her kesiminde giderek daha hızlı yaygınlaştığını gözlemliyoruz ve bu çalışmalara destek veriyoruz. 


IDF Dünya Süt Zirvesi’ni destekleyen kuruluşlardan birisiniz. Zirveye yönelik neler söylemek istersiniz?
23-26 Eylül tarihleri arasında İstanbul Hilton Bomonti Oteli’nde düzenlenen IDF Dünya Süt Zirvesi, dünyanın dört bir yanından 2000’in üzerinde uzman ve yöneticiyi bir araya getirdi. Etkinlik katılımcılar için sadece süt ve sütçülük üzerine bilgi paylaşımı yapmanın ötesinde, sektörle ilgili konuları birlikte masaya yatırdıkları, sektörün geleceğini tartıştıkları ve bunun da ötesinde yeni bağlantılar ve iş fırsatları yakaladıkları bir ortamdı. Biz de Tetra Pak Türkiye olarak IDF Dünya Süt Zirvesi’ne platin sponsor olarak destek verdik. Tetra Pak olarak zirvede süt endüstrisinde sürdürülebilir üretim, sağlıklı ve çevre dostu çözümler hakkında bilgiler paylaştık. Zirve kapsamında Tetra Pak Avrupa ve Orta Asya Bölge Kategori ve Portfolyo Lideri Yvonne Andréasson, 25 Eylül Perşembe günü gerçekleştirdiği sunumda global ve ulusal süt üreticileri ile, sağlıklı yaşam için sürdürülebilir üretim yapmalarına yardımcı olan mevcut ve yeni teknolojileri paylaştı.


İçecek sektörünün geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? İçecek sektöründe kullanılan ürünleriniz ve kullanıcılarınıza sunduğunuz avantajlar nelerdir?
Tüketiciler; ferahlama, susuzluğunu giderme, enerji alma, beslenme gibi farklı ihtiyaçlarını karşılamak için yeni ürünler arıyorlar. Son yıllarda katma değerli içecek kategorilerinde yükseliş görüyoruz. Kentleşme ve yaşam tarzı değişimleri ile, tüketicilerin kolaylık arayışı ön plana çıkıyor. Yoğun günlük tempoda yanımızda pratik şekilde taşıyıp kullanabileceğimiz ambalajlarda gıdalara ihtiyaç her gün daha da artıyor. Tüketiciler artık ürün ambalajlarının da kolay açma, kapama, kavrama, dökme ve saklama olanağı verecek, kullanım kolaylığı sunacak şekilde tasarlanmasını istiyor. Dışarıda tüketime elverişli, taşıması ve içmesi kolay, doyurucu, atıştırmalık ürünler ve yeni tatlar pek çok marka için yeni fırsatlar sunuyor. Öte yandan çevre konusu da tüketicinin gözünde günden güne önem kazanan bir konu. İnsanlar iyi ve doğru kaynaklardan gelen ürünleri kullanmak istiyorlar. Sadece kendilerinin değil, yerkürenin sağlığını da dikkate alıyor, tükettikleri içeceğin ambalajının da çevreye ve sürdürülebilir geleceğe katkı sağlamasını bekliyorlar. Çevresel kaygıların arttığı ve çoğu sektörde sürdürülebilirlik arayışının ön plana çıktığı son dönemde ambalaj malzemelerinin yenilenebilir ve sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmesi tüketicinin önem verdiği konular arasında yer alıyor.


Gördüğümüz başka bir trend de online alışveriş. İnsanlar artık ürünleri daha fazla online almak istiyor. Örneğin Kore'de gıda ürünlerinin yüzde 15'i internet üzerinden satılır hale geldi. İnternetten satış, ambalajlarda değişimi de beraberinde getiriyor. Tetra Pak AR-GE laboratuvarlarımızda ekiplerimizle, yeni nesil paket inovasyonları üzerine çalışırken ergonomik tasarım ve işlevsellik, geri dönüştürülebilir ve çevre dostu özellikler ve her adımda üretici ve tüketiciye değer katmayı hedefleyen çözümler yaratmayı hedefliyoruz.


İşlevsellik: Ambalaj kullanımında tüketiciler özellikle kolay tutma, kolay ve sıçramasız dökme ve kullanışlı kolay açılır kapak gibi özellikleri talep ediyor. Bu bağlamda, kolaylıkla açılabilen ve sıçrama olmadan boşaltmayı sağlayan yeni ve daha geniş kapakların geliştirilmesi ve paketlerimizin ergonomik özelliklerinin iyileştirilmesi önceliklerimiz arasında yer alıyor. 


Çevre dostu özellikler: Tetra Pak olarak üretim ve dağıtım faaliyetlerimizde kaynak tüketimini de, paketlerimizin toplam çevresel etkisini de en aza indirmeyi hedefliyoruz. Paketlerimizi sürdürülebilir kaynaklardan üretiyoruz. Doğal yöntemlerle gıda ürünlerinin korumasını sağlamak üzerine odaklanıyoruz. Şeker kamışı türevlerinden üretilen yeni kapaklar, Tetra Pak’ın tamamen yenilenebilir malzemelerden üretilen paketleme malzemeleri sunma hedefinde yeni bir adım teşkil ediyor.


Perakende sektöründe lojistik avantaj sağlayacak paketler: Taşıma, depolama ve satış faaliyetlerinde lojistik verimi artıran çözümler sunmak önceliklerimiz arasında yer alıyor.


Bu noktada Tetra Pak’ın ambalaj dünyasında fark yaratacak bir projesinden de bahsetmek isterim. Bugünün bilinçli tüketicisi eline aldığı ürünün kalorisini de, sürdürülebilirlik anlamında karnesini de ambalajın üzerinde görmek istiyor. Bu yüzden artık tüketici bir ambalajı eline aldığında ve üzerindeki barkodu akıllı cihaz ile taradığında ürünün kaynağından nasıl üretildiğine, hangi çiftlikten geldiğine kadar görebilmeli, o ürüne özel, o ürünün kimlik kartı diyebileceğimiz bu barkod sayesinde tarladan itibaren ürünle ilgili tüm bilgilere ulaşabilmeli. Tetra Pak olarak üzerinde çalıştığımız bu teknoloji, ürün güvenliğinde ve güvenilirliğinde yeni bir dönem başlatacak. Müşteri bu sayede ürünün izini çok kolay ve hızlı biçimde sürebilecek. 


Atık yönetimi ve sürdürülebilirlik faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Tetra Pak olarak çevre ve sürdürülebilirliğin büyük önem taşıdığına ve ambalaj sektörünün en önemli gündem maddeleri arasında yer alması gerektiğine inanıyoruz. Ambalaj malzemelerinin yenilenebilir ve sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmesi artık tüketicinin de önem verdiği konular arasında yer alıyor. İnsanlar sadece kendilerinin değil, yerkürenin sağlığını da dikkate alıyor, tükettikleri içeceğin ambalajının da çevreye ve sürdürülebilir geleceğe katkı sağlamasını bekliyorlar. Bu doğrultuda küresel çevre politikamız, üretim ve tüketimin her evresinde çevre korumayı esas alacak şekilde düzenlenmiş durumda. Yeni nesil paket inovasyonları üzerine çalışırken ergonomik tasarım ve işlevselliğin yanı sıra geri dönüştürülebilir ve çevre dostu özellikler ile her adımda üretici ve tüketiciye değer katmayı hedefleyen çözümler yaratmayı hedefliyoruz.


Yaşamımızı sürdürmek ve ihtiyaçlarımızı karşılamak için doğal kaynakları kullanmak bir gereklilik. Ancak bunu yaparken doğal kaynakların verimli kullanıldığından emin olmak ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak gerektiğine inanıyoruz. Ambalaj malzemelerinin çok büyük oranı kağıttan oluşuyor. Karton ambalajlarımızda kullandığımız kâğıdı FSC (Orman Yönetim Konseyi) sertifikalı kaynaklardan sağlıyoruz. FSC ile güvenilir ve sürdürülebilir orman yönetimini destekliyor, yaptığımız geri dönüşüm çalışmalarıyla doğal kaynakların daha az ve verimli kullanılmasını sağlıyoruz.


Uzun yıllardır tüm dünyada kullanılmış içecek kartonlarının geri dönüşüm süreçlerini geliştirecek iş ortakları ile çalışıyoruz. Türkiye’de de üretimini yaptığımız içecek kartonlarının kaynağında ayrı toplanmasına ve uygun yöntemlerle geri dönüştürülmesine katkılarımız her yıl artarak devam ediyor. Ambalaj atığının yoğun şekilde oluştuğu noktalarda içecek kartonlarının ayrı toplanması, toplama/ayırma tesislerindeki ayrıştırma işlemlerinin etkinliğinin artırılması ve atıkların tamamının geri dönüştürülmesi için ilçe belediyeleri, İl Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri, yetkilendirilmiş kuruluşlar ve toplama-ayırma tesisleri ile iş birlikleri ve çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Doğal kaynak, enerji ve su sarfiyatlarını ve karbon ayak izini düşürmek amacıyla geri dönüşüm alanındaki ortaklarımızla birlikte ürünlerimizin bileşenlerinin ikincil hammadde olarak değerlendirilmesi için çalışıyoruz. Örneğin iş birliği halinde olduğumuz Kahramanmaraş Kağıt Sanayi’nin fabrikasında geçen yıl faaliyete giren geri dönüşüm tesisi, 2018 yılında yaklaşık 4 bin 860 ton atık içecek kartonu malzemesinin geri dönüşümünü sağladı. Bu tesise yatırım yapmaya devam ediyoruz ve bu oranları da yukarıya taşımaya çalışıyoruz.


Atık önleme çalışmalarımız kapsamında, İzmir fabrikamızda kullanılan sürekli iyileştirme temelli WCM (World Class Manufacturing) programı kapsamında ofislerde kullanılan elektrik, su ve kağıt çıktı miktarlarının en aza indirilmesi için çalışıyoruz. Ülke çapında başlatılan “Sıfır Atık” projesi kapsamında pilot fabrika seçilen İzmir fabrikamızda üretim firelerini azaltıp karbon ayak izini düşürmek amacıyla yapılan çalışmalar sonunda 2018 yılında üretim firesi yüzde 18 azaltıldı. Çevre konusunda çalışmalarını elektrik tüketimi, doğalgaz tüketimi, geri dönüşüm oranı, gömüye giden atık, su tüketimi ve uçucu organik bileşen (UOB) salınımları olmak üzere altı performans kriteri ışığında sürdüren Tetra Pak İzmir Fabrikası, 1999- 2018 yılları arasında karbon salımını yüzde 53, milyon standart paket başına enerji tüketimini yüzde 34 azalttı. Yine milyon standart paket başına su tüketimini 2014 yılından bu yana yüzde 25 oranında azalttı. Geçen yıl fabrikada oluşan 5 bin 800 ton atığın geri dönüşümü sağladık. Fabrikamızda, yağmur suyunu yeşil alan sulamada kullanarak doğal kaynakların tüketimini azaltırken, yemekhane artıklarını da ilçe belediyesinin hayvan barınağına göndererek hem geri dönüştürülemeyen atık miktarını azaltıyor hem de gıda israfının önüne geçilmesine katkıda bulunuyoruz. Tetra Pak olarak 2018 yılında Çevko tarafından “Türkiye Operasyonlarında Atık Yönetimi Uygulamaları Projesi” ile Yeşil Nokta Teşvik Ödülü’ne layık görüldük. Ayrıca 2018 yılında 345 ton ambalaj atığımız, üyesi olduğumuz ÇEVKO Vakfı tarafından toplatıldı ve geri kazandırıldı.


Sosyal sorumluluk projeleriniz nelerdir? 
Çevre, sürdürülebilirlik ve özellikle geri dönüşüm ile ilgili bilinç düzeyini yükseltmek amacıyla 2004’ten beri ilkokullarda “Küçük Şeyler Doğayı Yeniler” projemiz ile eğitimler düzenledik. Millî Eğitim Bakanlığı himayesinde yürüttüğümüz bu proje ile, özellikle ilköğretim öğrencilerine doğal kaynakların tasarruflu kullanımını, yenilenebilir kaynakların önemini anlattık, onlara ambalaj atıklarını diğer atıklardan ayrı biriktirme alışkanlığını kazandırmaya çalıştık, doğayı koruma yolları konularında eğitim verdik. Bu eğitimlerimizle bugüne kadar 1 milyon 250 bin öğrenciye çevre ve geri dönüşüm bilincini aşıladık. Bu çalışmaları bir adım öteye taşımak için şimdi TEMA ile bir iş birliği gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki günlerde TEMA ile birlikte duyuracağımız yeni projemizle, sıfır atık ve geri dönüşüm konularındaki bilinçlendirme çalışmalarımıza yine çocuklarımızdan başlayarak devam edeceğiz.


Vermiş olduğunuz bilgiler için çok teşekkür ederiz.

 

DİĞER RÖPORTAJLAR