RÖPORTAJLAR

Sabit Bey öncelikle yeni göreviniz size ve tüm sektörümüze hayırlı olsun. Kendinizi tanıtarak başlamak ister misiniz? Yönetim kadronuzda kimler olacak? 
Kendim ve sektörümüz adına iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Uzun yıllardan beri süt sektörünün içerisindeyim ve sektörün sıkıntılarını çok iyi bilenlerden biriyim. Konseyimiz 18.04.2006 tarih ve 5488 sayılı tarım kanununda belirtilen ulusal tarım politikaları çerçevesinde çalışmalar yapmak üzere; süt üreticilerinin oluşturdukları birlikler, dernekler, kooperatifler - sanayicilerin oluşturdukları birlik, dernek, kooperatif temsilcileri ile bunlara üye olan gerçek ve tüzel kişiler - ilgili kamu-kurum ve kuruluşları, ilgili araştırma ve eğitim kuruluşları meslek odaları tüketici örgütlerinin seçtikleri 3’er kişilik alt gruplarının temsilcilerinden oluşmaktadır.


Aralık 2017 ayında yapılan olağan genel kurulda;
• Üretici Alt Grubundan: Kamil ÖZCAN, Teyfik KESKİN, Ercüment SARIKAFA
• Sanayici Alt Grubundan: Sabit KARACA, Recep ATEŞ, Özlem YALÇIN 
• Kamu Alt Grubundan: Salih ÇELİK, Murat GÜNAY, Ferda YILDIRIM 
• Araştırma Alt Grubundan: Prof. Dr. Muhittin ÖZDER, Prof. Dr. Nevzat ARTIK, Prof. Dr. Harun UYSAL Yönetim Kurulu’na seçilmişlerdir. 

İlk yönetim kurulu toplantısında; Başkanlığa ben Sabit KARACA, Başkan Vekilliği’ne Prof. Dr. Muhittin ÖZDER ve Muhasip Üyeliğe Prof. Dr. Nevzat ARTIK seçilmişlerdir.


Sizin yönetiminizle birlikte Ulusal Süt Konseyi'nde ne gibi değişiklikler olacak? 2018 yılı için projeleriniz neler? Sektörel anlamdaki işbirliklerinizi ne şekilde yürütmeyi planlıyorsunuz?
Ulusal Süt Konseyi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından düzenlenen yasal bir mevzuat ile kurulmuş bir yapıya sahiptir ve kuruluş yönetmeliğinde görev çerçevesi ve faaliyetleri belirlenmiştir. Bu anlamıyla, kurulduğu günden bu yana sektörümüzde son derece önemli görevler üstlenen ve kurumsal bir yapıya kavuşan konseyimizde, yasal çerçeveler içerisinde faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Bu kapsamda; süt ve süt ürünlerinin üretimi, tüketimi ve ticaretinin geliştirilmesine yönelik faaliyetlerde bulunmanın yanında, süt tüketiminin artırılması ve tüketici bilincinin geliştirilmesi, sektörümüzün yapısal sorunlarının çözülmesi, ihtiyaçlarının karşılanması, uluslararası rekabet gücünün artırılmasına yönelik girişimler, ülkemiz sütçülüğünün ve sektörümüzün uluslararası platformlarda temsil edilmesi süt kalitesinin daha da iyileştirilmesi gibi faaliyetlerimiz bağlamında pek çok projemiz görev süremiz içerisinde önümüzdeki dönemde hayata geçecektir. 


Ulusal Süt Konseyi olarak yürüttüğünüz çalışmalar ve sektöre katkılarınız nelerdir? 
Ulusal Süt Konseyi; süt sektöründe tüketimin artırılması, üretimin desteklenmesi, mevzuat oluşturulmasında tavsiye kararları oluşturması, sektördeki gelişmeler çerçevesinde kısa, orta ve uzun vadeli stratejilerin ortaya konulması, sektöre ilişkin bilimsel araştırmalar yapılması ve uluslararası çeşitli platformlarda ülkemiz süt sektörünün temsil edilmesi gibi oldukça geniş bir faaliyet yelpazesine sahiptir.


Bilindiği gibi ülkemizde içme sütü tüketimi dünya ülkeleri ile karşılaştırıldığında oldukça düşüktür. Sütün sağlık açısından önemi dikkate alındığında, özellikle çocukluk ve yaşlılık döneminde süt içmenin önemi daha da artıyor. Çocukluktan itibaren içme sütü alışkanlığı kazandırmanın ve sağlıklı beslenmeye katkı sağlamanın en önemli yollarından biri ise “Okul Sütü Programı”dır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığımızın önderliğinde konseyimizin katkılarıyla 7.’si düzenlenen “Okul Sütü” programıyla 6 milyon ana sınıfı ve ilkokul öğrencisine haftanın üç günü süt verilmektedir. Konsey olarak bu projeyi sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi ve sektörümüz için çok önemsiyoruz. Konsey olarak ayrıca, önümüzdeki günlerde hayata geçireceğimiz “Süt İçiyorum” kampanyası ile başta çocuklarımız olmak üzere süt tüketiminin teşvik edilmesini hedeflemekteyiz. Bu kapsamda, reklam filmleri, televizyon ve radyo spotları, sosyal medya faaliyetleri gibi çalışmaları önümüzdeki günlerde hayata geçireceğiz. 


Sektörde çatı kuruluş olarak, 2011 yılında üyesi olduğumuz ve alanında en büyük sektör kuruluşlarından olan Uluslararası Sütçülük Federasyonu’na (IDF) üyeliğimiz ile ülkemiz süt sektörünü uluslararası platformda temsil etmekteyiz. Ayrıca, IDF tarafından her yıl farklı bir üye ülkede gerçekleştirilen Dünya Süt Zirvesi’ne ev sahipliği yapma yönündeki girişimlerimiz geçtiğimiz yıllarda sonuç vererek 2019 zirvesinin İstanbul’da yapılmasına karar verilmiştir. Zirveye yaklaşık 3.500 kişilik bir katılım beklenmektedir. 


Ülkemizde süt tüketimi ve gelecek dönem hedefleri hakkında neler söylemek istersiniz?
TÜİK tarafından yayınlanan 2017 yılı Hayvansal Üretim İstatistiklerine göre ülkemizde bütün türlerden elde edilen süt üretim miktarı 20 milyon 700 bin tondur. Ülkemiz bu kapsamdaki bir üretim miktarı ile, dünyanın en büyük 8., Avrupa’nın ise en büyük 3. üreticisi konumunda yer almaktadır. Her ne kadar dünyanın önde gelen üreticilerinden olsak da tüketim sıralamasında maalesef Avrupa’nın gerisinde yer almaktayız. Ülkemizde süt tüketimi ağırlıklı olarak peynir ve yoğurt gibi ürünler özelinde yoğunlaşırken, içme sütü tüketimimiz nispeten daha düşüktür. Kişi başı içme sütü tüketimi Kuzey Avrupa ülkelerinde 100 kg’ın üzerinde iken, Avrupa Birliği ortalaması 59,4 kg, Kanada’da 71 kg, ABD’de 69 kg’dir. Ulusal Süt Konseyi olarak bizim yaptığımız hesaplamalara göre ülkemizde yıllık kişi başı içme sütü tüketim miktarının 34 kg olduğu tahmin edilmektedir. 


Ülkemizdeki süt tesislerinin teknolojik altyapısı ve yerli makine üreticilerinin sektördeki konumu hakkında neler söyleyeceksiniz?
Bakanlığımızın hayvancılık sektörüne vermiş olduğu önem ve destekler ile ülke hayvancılığımız özellikle son yıllarda kayda değer bir gelişme sergilemiştir. Bunun paralelinde ülkemizdeki süt tesisleri de teknolojik alt yapısını geliştirmiş ve çoğu tesisimiz Avrupa standartlarının üzerine çıkmıştır. Ülkemiz makine üreticileri de değişimlere ayak uydurarak Avrupa standartlarında makine ve teçhizat üretmektedirler. 


Türkiye’de süt sektörü firmalarının rakamsal bazda büyüklükleri hakkında bilgi alabilir miyiz? 
Süt sektörümüz her yıl, bir önceki yıla göre ciddi ilerlemeler kaydetmektedir. Ulusal bazda süt üretimindeki artış ve süt işleme teknolojisinde kaydedilen mesafe, sektörümüzü daha ilerilere taşırken, özellikle belirli ürünlerde dünyanın önde gelen tedarikçisi olmamızı sağlamaktadır. 2017 yılında ülkemizin süt ve süt ürünleri toplam ihracat değeri bir önceki yıla göre yaklaşık %5 oranında artarak 300 milyon doların üzerine çıkarken, toplam ithalatımız 88,7 milyon dolar olarak hesaplanmıştır.


Bugün 80 milyonun üzerinde olan nüfusumuzun süt ve süt ürünleri tüketimini, yıllık bazda yaklaşık 30 milyon turistin dönemsel olarak süt üretimimizde tüketim payına sahip olduğunu ve 300 milyon dolar değerindeki ihracatımızı göz önünde bulundurduğumuzda sektörümüzün ne denli büyük olduğu anlaşılacaktır. Süt ve süt ürünlerinde en büyük pazarlarımızı Ortadoğu ülkeleri ile Kuzey Afrika bölgesi oluşturmaktadır. Irak, Suudi Arabistan, Kuveyt, Azerbaycan, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır bu konuda en önemli ihraç bölgelerimizdir. Ayrıca Uzakdoğu ve diğer Asya ülkelerine süt ve süt ürünleri ihraç etmekteyiz. Süt ve süt ürünleri ihracatında ülke olarak çok geniş bir ürün yelpazesine sahibiz, ancak yoğunluklu olarak taze ve eritme peynirler, süttozu, yoğurt, labne, UHT süt ve krema ile peynir altı suyu tozu ihracatımızda en büyük paya sahip ürünlerimizin başında gelmektedir.


Sektörün sorunları ve Konsey olarak çözüm önerileriniz nelerdir?
Konseyimiz kurulduğu yıldan bu yana sektör açısından çok önemli işlere imza attı. Ekonomi Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleştirilen doğrudan süttozu ihracatından, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve yine Ekonomi Bakanlığı işbirliğiyle uygulanmış olan çiğ süt regülâsyonu kapsamında süttozu desteğine, diğer taraftan sektörün hemen her paydaşını tek bir masa etrafında toplanması için zemin hazırlayarak çiğ süt tavsiye fiyatlarının ulusal bazda etki alanı oluşturmasını sağlamaktan, ilgili Bakanlıklarla beraber Okul Sütü Projesini hayata geçirilmesinden görev üstlenmesine kadar daha sayamadığımız pek çok faaliyette bulundu.


Sektörümüzün bugün geldiği noktada halen bir takım sorunlar mevcuttur. Bunlardan ilk akla gelen kayıt dışılıktır. Kayıt dışı üretim hem halk sağlığını tehdit etmekte hem de ülke ekonomisinde kayba neden olmaktadır. Bunun yanında ülkemizde her ne kadar ağırlıklı olarak yoğurt ve peynir gibi ürünler tercih edilse de kişi başı içme sütü tüketimimiz oldukça düşüktür. Ülkemizde kişi başı içme sütü tüketiminin yaklaşık 34 kg olduğu tahmin edilirken pek çok Avrupa ülkesinde bu miktar daha yüksektir. Bu kapsamda Okul Sütü Programı ile çocuklara süt içme alışkanlığı kazandırmaya çalışırken aynı zamanda süt tüketiminin artırılmasına yönelik Konsey olarak çalışmalarımız önümüzdeki günlerde başlayacaktır. Dünyanın en büyük gıda ithalatçılarından olan Çin’in hayvansal ürün ithalatı giderek artmaktadır. Çin ile 2016 Nisan ayında imzalanan protokolün hayata geçirilmesi için Çin ile anlaşmanın imzalanmasının hızlandırılması için çalışmalar yapılacaktır. 


Yürüttüğünüz sosyal sorumluluk projelerinizin kapsamı hakkında bilgi verir misiniz?
Ülkemizdeki süt sektöründe bugüne kadar yürütülen en önemli sosyal sorumluluk projesi hiç şüphesiz Okul Sütü Programıdır. Toplamda 6 milyonu aşkın öğrenciye, haftanın 3 günü ücretsiz Okul Sütü dağıtımı şimdiye kadar hayata geçirilmiş en önemli projelerden birisidir. Bunun yanında, Ulusal Süt Konseyi olarak önümüzdeki günlerde başlatacağımız “Süt İçiyorum” isimli kampanya da bu anlamda önemli projelerden birisidir. 


Sektörün 2017 yılını değerlendirdiğimizde elde ettiğimiz veriler nelerdir? 2018 yılı hedefleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? 
Geçtiğimiz yıl süt ve süt ürünlerinde toplam üretimimiz artmıştır. TÜİK tarafından yayınlanan rakamlara göre süt üretimimiz bir önceki yıla göre %12 oranında artış göstermiştir. Süt üretimimizdeki artışa paralel olarak içme sütü, tereyağı, süttozu gibi ürünlerde de toplam üretim miktarı bir önceki yıla göre artmıştır. Fiyatlar bağlamında değerlendirdiğimiz zaman ise; hammadde fiyatlarındaki artışa paralel olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki çiğ süt fiyatları ve buna bağlı olarak süt ürünleri fiyatları da yükselmiştir. 2017 yılı Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de başta tereyağ olmak üzere pek çok üründe fiyat artışlarının yaşandığı bir yıl olmuştur. 


Vermiş olduğunuz bilgiler için çok teşekkür ederiz.

 

DİĞER RÖPORTAJLAR