DÜNYADA ŞEKER VERGİLENDİRMELERİNİN İÇECEK SEKTÖRÜNE VE TÜKETİCİ EĞİLİMLERİNE ETKİSİ

 

Bülent SOYER / Aromsa Teknik Satış Müdürü


 

Neden şeker vergilendirmesi?
Dünya Sağlık Örgütü, obezite ve diş çürümelerini önlemek için yetişkinlerin ve çocukların serbest şeker tüketimlerini günlük enerji alımlarının %10'undan daha azına (yetişkinler için yaklaşık 12 çay kaşığı sofra şekerine eş değer) düşürmelerini önermektedir. Bunun yanında kardiyovasküler ve solunum yolu hastalıkları, kanser ve diyabet gibi kronik hastalıkların önlenmesine yardımcı olmak için şekerli içeceklere vergi getirilmesi de bu kapsamda kısıtlayıcı bir önlem olarak hükümetlere tavsiye edilmiş ve kalori alımı, fazla kilo ve bulaşıcı olmayan hastalık riski açısından anlamlı etkiler oluşturmak için bu hedefli vergilerin hedeflenen içeceklerin fiyatını en az %20 artırması gerektiği öne sürülmüştür.


ABD’de soda vergisi olarak bilinen şeker vergilerine "günah vergisi" de denebilir, çünkü şeker vergilerinin uygulanma amacı genel satış vergilerinden farklı olarak aslında üreticileri yüksek şekerli içecek üretiminden, tüketicileri ise bunların alımından caydırmaktır. Aslında bu bireysel gibi görünen tüketimin hem doğrudan tüketiciye hem de diğer insanlara maliyeti olduğunu söyleyebiliriz. 2019 yılında, obeziteyle ilişkilendirilen küresel sağlık maliyetlerinin yılda 990 milyar dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor.


Dünyada şeker vergisi uygulamaları neler?
Dünyada 50’den fazla ülke, ABD ve Kanada’da bazı eyaletler şekerli içeceklere vergi getirdi. Uygulama, şekil olarak ülkeden ülkeye değişmektedir. Şeker vergilendirmesi uygulaması İngiltere gibi bazı ülkelerde ürün içeriğindeki şeker miktarına göre kademeli vergilendirme şeklinde görülürken, ABD’de bazı eyaletlerin uyguladığı gibi içerikteki şeker miktarına bakılmaksızın, şeker içeren ürünlere litre başına uygulanan vergilendirmeler ya da Suudi Arabistan örneğindeki gibi ürünün satış fiyatı üzerinden belli oranda alınan vergiler de mevcuttur.


Dünya Sağlık Örgütü'nün Avrupa’da şeker vergisini uygulamaya alan ülkelerde yaptığı çalışmalar, şeker vergilerinin tüketicilerden değil de üreticilerden alınmakta olduğunu göstermektedir. 


Hükümetlerin bir kısmı şeker vergilerinin ekonomik etkilerine odaklanırken, bir kısmı şeker vergilerini sağlık önlemi vurgusuyla açıklamıştır. 


Macaristan, Güney Afrika ve Birleşik Krallık'taki vergiler şeker içeriğine dayalıdır. Örneğin; Birleşik Krallık vergilendirmesi %5 şeker içeriğinden az olan içecekleri vergiden muaf tutarken %5 - %8 şeker içeriği düşük vergi dilimi, %8 üzeri şeker içeriği yüksek vergi diliminde vergilendirilmiş ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyeleri ile uyumlu olarak vergi geliri genel bütçeye değil, sağlıkla ilgili fonlara ve faaliyetlere aktarılmaktadır.


Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tüm birim soda vergileri, içeceğin şeker içeriğine değil hacmine bağlıdır. Örnek vermek gerekirse; farklı miktarlarda şeker içeriğine sahip iki ayrı içecek, aynı hacimdeki ambalajlarda satışa sunulduğunda aynı oranda vergilendirilirler. 


Şeker vergilerini uygulamaya alan hükümetlerin, toplum gözünde bu vergilerin bir çeşit harç ya da bütçe için gelir kalemi olmaktan çok, toplum sağlığını hedefleyen bir amaç olduğunu kanıtlama konusunda yol almaları gerektiği bir gerçektir. Bu konuda Fransa 2012 yılında uygulamaya aldığı şeker vergilerinden elde edilen gelirin genel bütçeye aktarılması konusundaki kararından, sonraki yıllarda yasa üzerinde yaptığı düzeltmelerle vazgeçmiş ve gelirin halk sağlığıyla daha uyumlu fonlara aktarımı sağlanmaya başlamıştır. 


Neden özellikle içecekler vergilendiriliyor?
İlave şekerli içecekler önemli bir şeker kaynağıdır. Özellikle çocuklar ve gençler arasında tüketimi yaygın ve popülerdir. Şekerli içecekler aracılığıyla vücuda fazla miktarda şeker alımı oldukça kolaydır. Ortalama olarak, 330 ml şekerli içecek yaklaşık 25-40 gram serbest şeker içerebilir. 


Dünyada şeker vergilerinin tüketicilerin satın alma tercihleri üzerinde yaptığı değişimler
Bu değişimlere şeker vergilerinin nispeten başarılı uygulayıcıları olarak görülen Birleşik Krallık ve Meksika örnekleri üzerinden bakalım. 2014 yılında şekerli içececeklere, içerdiği şeker miktarına bakmaksızın litre başına vergi uygulamaya başlayan Meksika’da yüksek şeker içerikli ürünleri seven tüketici profilinin vergi sonrasında daha fazla karşılarına çıkmaya başlayan düşük şeker içerikli ürünlere karşı satın alma yönelimlerinde artış kaydedilmiş, buna karşılık şeker içeriği yüksek ürünlere taleplerde gözle görülür düşüşler olmuş ancak toplam alkolsüz içecek pazarında şeker vergilerinin ilk iki yılından sonra yükseliş görülmeye başlamıştır.


Birleşik Krallık’ta ise üreticilerin yasanın geçiş süreci olarak tanımlanan 2016-2018 yılları arasındaki dönemde ürün formülasyonlarını revize ederek, vergilendirilecek oranın hemen altında kalacak miktarlarda şeker oranlarına (%4-%5) çektiği görülmektedir. Global markalar arasında yüksek şeker içeriğiyle devam eden kısıtlı sayıda örnek de satış hacimlerinde düşüşler yaşamıştır. Bu düşüşleri sadece vergi kaynaklı fiyat artışı ile gerekçelendirmemek gerekir. Bu aynı zamanda tüketicilerin şeker azaltımı yapılmış formülasyonlu ürünlere dair artan taleplerinin daha yüksek sesle vurgulanması açısından da önemlidir. 


Türkiye’de şeker vergilendirmesi ile ilgili olarak herhangi bir yasal düzenleme adımı henüz atılmamıştır. Ancak, Avrupa’da obezite oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri olan ülkemizde de tüketici tercihleri ve talepleri şeker oranı azaltılmış ya da şekersiz ürünlere doğru kaymaktadır. Şeker vergilendirmesinin Türkiye’de de yakın bir gelecekte uygulamaya alınması olasılıklar içinde değerlendirilmelidir.


Aromsa’da şeker alternatifleri
Şeker azaltımı eğilimi, şeker vergilerinin uygulandığı ya da uygulanmasının planlandığı ülkelerde artan bir ivmeyle tüketici onayı görürken, içecek formülasyonlarında azaltılan ya da tamamen formüllerden çıkartılan şekerin yerine etiketlerde sukraloz, asesülfam, steviol glikozitler gibi tatlandırıcılar daha fazla görülmeye başlandı. Ancak tüketicilerin son yıllarda artan talepleri arasında yer alan temiz etiketli ürün kavramıyla tezat oluşturan bu durumla beraber, içecek üreticilerinin önündeki en büyük zorluk doğal tatlılık alternatifleri üretebilmek olacaktır. 


İçeceklerde şekerin yerini doldurabilmek kuşkusuz ki kolay değildir. Şeker, tatlılık vermek dışında, içeceğin dokusundan ağız hissiyatına kadar pek çok algıdan sorumlu önemli bir ajandır, dolayısıyla yerini doldurabilecek çözümlerin de içeceğe salt tatlılıktan daha fazlasını sağlayabilmesi gerekmektedir.


Aromsa olarak bizler de portföyümüze her geçen gün yenilerini eklediğimiz tat modülatörleri içinde şeker tadı hissiyatı artırıcı doğal aroma alternatiflerimiz ile şeker azaltımı hedefindeki çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çalışmalarımızda tüketicilerin temiz etiketli ürün taleplerini de gözardı etmeyen anlayış ile hareket ederek çözüm ortağınız olmaktan mutluluk duyuyoruz.


* Detaylı bilgi için www.aromsa.com adresini ziyaret ediniz.

 

  Kaynakça
* World Obesity Federation. Calculating the costs of the consequences of     obesity 2019 [3 September 2021]. 
* World Health Organization. Obesity and overweight.
   Geneva; 2021.