DOĞAL KAYNAK SULARI: MİNERALLİ SULAR VE TEKNOLOJİLERİ

 



 

Endüstriyel içecek tarihinin başlangıcının 17. yüzyıla dayandığı bilinmekle birlikte, bilinen en eski içeceklerden biri olan doğal mineralli sular ve doğal kaynak sularının tüketim geçmişi çeşitli kaynaklara göre, ülkemizin bulunduğu coğrafya üzerinde M.Ö. 8. yüzyıla kadar dayanıyor. Dünya genelinde sıklıkla tüketilen içecek grupları çaylar, kahveler, gazlı içecekler, süt, meyve ve bitki bazlı içecekler, sporcu içecekleri ve aromalı içecekler olmakla birlikte, yaşamsal faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için gerekli en temel içecek türü ise su. Sağlıklı beslenen bir kişinin günde minimum 1,5 litre su içmesi gerekiyor. Tüketimi yapılan suyun güvenli, kaliteli ve temiz olması da bir o kadar önem taşıyor. Günümüzde gelişmiş toplumlarda içme suyu olarak özellikle şehir şebeke suyunun yanı sıra şişelenmiş veya paketlenmiş olarak doğal mineralli su veya doğal kaynak suyu içilmesi de söz konusu ve gittikçe yaygınlaşıyor.


Ülkemizde sıklıkla maden suyu olarak da bilinen doğal mineralli sular, su döngüsü sırasında yağan yağmur ve kar sularının, yer kabuğundaki çeşitli katman ve kayaçlardan süzülerek yeraltı havzalarında toplanmasıyla oluşuyor. Bu sular kendi kendilerine veya fiziksel yöntemlerle yeraltında bulundukları kaynaktan sıcak veya soğuk olarak yeryüzüne çıkartılıyor. Tüm bu süreçler sırasında, suların bünyesine doğal olarak pek çok element ve mineral çözünmüş olarak katılıyor. Ayrıca bu sular belirli oranlarda çözünmüş karbondioksit gazı da içerebiliyorlar. 


Doğal mineralli sular, içerdikleri mineral miktarları bakımından 3 grupta inceleniyor. İçeriğinde 1500 mg/L üzerinde mineral içerenler “Zengin Mineralli”, 500 mg/L altında mineral içerenler “Düşük Mineralli” ve son olarak 50 mg/L altında mineral içerenler “Çok Düşük Mineralli” olarak sınıflandırılıyor.


Maden suları esasen doğal mineralli sular sınıfından olup, doğal mineralli sularla arasındaki temel fark, içerdikleri çözünmüş toplam element ve mineral miktarından kaynaklanıyor. Bir doğal mineralli su, içeriğinde 1000 mg/L ve daha fazla çözünmüş katı madde (element ve mineral) içerdiğinde maden suyu olarak isimlendiriliyor. Doğal kaynak suları ise genel olarak 500 mg/L altında toplam çözünmüş katı madde içeren doğal yeraltı suları olarak sınıflandırılıyor. 


İçerdikleri element ve minerallerin fazlalığı nedeniyle, doğal mineralli suların kaynak sularına göre sağlık üzerinde daha fazla olumlu etkilere sahip oldukları söylenebilir. Çünkü element ve minerallerin, içilen doğal mineralli sudan vücut tarafından emilip, günlük mineral gereksinimini karşılamaları söz konusu olmakla birlikte, kaynak sularının tüketilmesi ise, çok düşük oranlarda mineral içerdikleri için güvenli su olarak, daha çok günlük fizyolojik su gereksinimini karşılamada faydalı olduğu biliniyor. Doğal kaynak sularının tadı tamamen doğaldır ve içerdiği mineral ve elementlerden kaynaklanır. Bu tür sulara herhangi bir katkı maddesi veya kimyasal bir işlem yapılmaz. Sadece doğal kaynak suları ile ilgili yönetmelikte izin verilen filtrasyon ve ozonlama gibi fiziksel işlemler uygulanabilir. Filtrasyon işlemi ile kaynak suyunun kimyasal ve mikrobiyolojik özelliklerini değiştirmeyecek şekilde suda asılı kalan çözülmemiş partikülleri uzaklaştırılır. Ozonlama teknolojisinde ise ozonla zenginleştirilmiş hava kullanılarak demir, mangan, kükürt ve arseniğin ayrıştırılması, suyun dezenfeksiyonu ve tamamen fiziksel yollarla serbest karbondioksitin kısmen veya tamamen ayrıştırılması hedeflenir.


Doğal mineralli sular ve kaynak suları gerek kaynaklarında gerekse de şişelendikten sonra hem dünya hem de Avrupa'da geçerli olan uluslararası düzenlemelere göre üretildiklerinden güvenli su niteliği taşırlar. Bu nedenle, günlük içme suyu ihtiyacının karşılanmasında şişelenmiş/paketlenmiş doğal mineralli su ya da doğal kaynak suyu tüketilmesi tercih edilmesi önerilir. 


Toplumların tüketim eğilimlerine bakıldığında, giderek daha geniş kitlelerin hedefinde olan bu tür sular, üreticilerin de piyasaya sürdüğü meyveli ve aromalı olarak üretilen yeni çeşitleriyle özellikle genç tüketicilerde daha sağlıklı bir içecek alternatifi pazar payını arttırıyor. Böylece, sağlıklı tüketim bilincinin artması ile, doğal mineralli sular ve doğal kaynak sularının tüketim miktarlarının gelecekte de artmaya devam edeceği öngörülüyor.


Doğal kaynak suları ve mineralli suların bileşimine aroma, tercihe göre renk ve meyve gibi hammaddelerin ilave edilmesiyle istenen tat, yapı ve görünümde son ürün elde ediliyor. Döhler Gıda olarak; doğal/doğala özdeş aromalar, doğal renkler, meyve suyu/püre konsantreleri, bitki ekstraktları, vitamin ve mineral maddeler başta olmak üzere geniş hammadde yelpazemiz sayesinde iş ortaklarımıza, diledikleri maden suyu son ürününü sunabiliyoruz. Her doğal kaynak suyunun veya mineralli suyun tat ve bileşimi farklı olduğundan, tüketici talebine ve kullanılan hammaddelere göre farklı tat özelliklerine sahip lezzetli ürünler oluşuyor. Özellikle yaz aylarında sıklıkla tüketilen doğal kaynak suyu veya mineralli su içerikli aromalı/meyveli maden suları ve gazozlar, portföyümüzde yoğunlukla yer alıyor. Tüm içecek ve gıda ürünlerinde olduğu gibi doğal mineralli sular ve doğal kaynak sularında da Döhler Türkiye, ülkemizde 4 mevsim çalışan 5 fabrikası, 2 Ar-Ge ve İnovasyon merkezleri ile tüm bu trendleri yakalamanız, başarıyla hayata geçirmeniz için portföyünün sağladığı geniş ürün çeşitliliği, kalitesi, yeni ürün geliştirme kapasitesi, müşteri odaklı esneklik anlayışı içerisinde gösterdiği size özel çözümsel yaklaşımlarla sizleri de yeni başarılara davet ediyor.